-Başlıksız-Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Çocukukluğumu geçirdiğim ve ismini vermek istemediğim güzide illerimizden birinde yaşadığım süre zarfında, yakın çevremdeki çoğu kişinin başına gelen ve özellikle en yakın arkadaşım Fatma’nın başına gelmesinden ötürü bende derin izler bırakan şiirsel bir töre hikayesi bu aslında. O zamanlar biz, uyurken bile rüya yerine töre görürdük. O yüzden benim Çocukluk Törem bu.
Zorla evlendirdiler beni, küçük yaşta.
Gülüyordum, çünkü çocuktum. Çocuksu bir tebessümün altında yatan, Aile baskılarından ve zorla evlendirmelerden çocuksu bir evcilik tadı çıkaran, Belki de çıkarmak zorunda kalan, Ama bir o kadar da hala çocuksu olan ben... Ayağındaki pırangalara, "ama benim terliklerim çok güzel, değil mi amca?" hissiyle bakan, İçindeki fırtınaları, adeta dalgasız bir ölü deniz gibi, ilk defa görmüşcesine, tutarsız bir şaşkınlıkla karşılayan, Her şekilde hayattan umarsız ama bir o kadar da gerçekçi olmaya çalışan ben. Gerçek, koluma taktığım müstakbel eşimin elindeki nemli soğukluk kadar gerçek. Sen hiç üşüdün mü, sıcak bir yerde bile? Sıcaklığı hissetmen gereken yerde, buz hissi ile ürperdi mi için, titredi mi? Sanki yanımdaki hayat arkadaşım değil, hayatımın sonunda, ölünce hissedeceğim bir ceset soğukluğundaydı. Adeta ben, ölümle, bir ölüm boyu beraber olmak için evlendirilmiştim, "bir kefende" misali... Ben, artık ben değildim sanki. |
Güzel ifade etmişsiniz tebrik ederim kardeşim.
Selam ve saygılarımla