21
Yorum
67
Beğeni
5,0
Puan
752
Okunma

Her yanılgı tecrübe duvarında
ayrı bir tonda yazılmış hikayenin rahmi
Her tecrübe eğitmen bir
Bilgelik
Özünlü uzun soluklu yolculuklar
Eğilen bükülen
ateşte pişen insanın
is kokusuydu
Deneyim diye ruhundan dökülen çıplak sessizlik
Bir dağ bölünmesi
Bir kaya kütlesi
Bir yılan sesi
Güneşi öldürüp öldürüp dirilten gece ellerim
Denizin dibindeki kehanet
Buğday sarısı balıklar yine de içim
Ah kalbimin kanatları
Beyaz önlüklü umut tacirleri
Güvercinler
Çocuklar
Maviye çizilmiş bulutların derinliğinde
İğde ağacı olmaktı ölüm
Ölmek değil
Nefesi delip içimize kazılan mezar bekçileri
Bir sofunun inancındaki dirilik
En çok da avuç içlerimde yaktığım ölüm
Gülüşlerimde savurduğum külüm
dervişe dönen
Annemin derin uyuduğu
bir oyunun kapısında durdu sesim
Geçmiş değil
eski ama
Üstünde çiçekler açan
canlı kalmış bir yara
Esrik kuşlar
Mananın kapısı
Bir duanın boynunda
adını zikretti
Taşın ilk oluşumundaki gücün fısıltısı
Köklerindeki hücresel doğuma
Yaralarımdan oluşan
bizli kitâbeydi sesindeki sonsuzluk
Aklımın göçüğünde
Göçlerin tozunu secde eden bir ses
Deliliğin tamponun zaman diyen Tanrıyı itiyordu
İçindeki hiçlikti
Ölen tüm seslerin
ötelerindeki
Kuzgun karanlığını örten kutsanmış
Yalnızlığının üstüne
Geç kalmış bir sarılmanın Tanrıya geri dönüşü
Kemiklerimdeki özlem kırıkları
Cismimi kaplayan bulut unutmak
Dağların sonsuzluğa uzanan köklerinde
Tanrının ışığına kanıyor durmadan içimde bir çocuk
Nefesinde aklının ruhunu teslim etmiş bir ölü
Doğuşun döngüsündeki çığlık
Kadının kanındaki panzehir
Dün yönetiminde bir ülke
içteki bu komünist acı
5.0
100% (28)