(338)SARI TAŞ "Yellow Stone "
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!**************************
Yellow Stone “Sarı Taş” uygarlığın yüz akı ! !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!************************ YELLOW STONE Yellowstone Milli Parkı veya Yellowstone Ulusal Parkı. ABD’de 1872 yında ilan edilen bir ulusal park. Tarihte ilan edilen ilk milli park olma özelliğini taşımaktadır. Milli parkın büyüklüğü yaklaşık olarak 8987 km²’dir. Amerika’nın Idoha, Wyoming ve Montana eyaletlerinin kesiştiği yerde bulunur. Özellikle içinde bulunan çok büyük gayzerleri ile tanınır. Memeliler, kuşlar, balıklar ve sürüngenlerin yüzlerce türüne ev sahipliği yapmaktadır. Dünyadaki sıcak su kaynaklarının yarısı burada bulunur ve sayıları 10000’i aşar.1978’te dünya mirası olarak kabul edilmiştir. ================================================================= |
Masailer için yaşadıkları topraklar, sonsuza kadar uzanıyor... Ancak ulusal parka dönüştürülen bölgelerde yabanıl yaşamın korunması amacıyla getirilen kısıtlamalar, her geçen gün Masailerin topraklarından bir bölümünü daha götürüyor.
Her zaman kendi bildikleri yolda yürüyen Masailer (Doğu Afrika), yılları diğerleri gibi hesaplamaz. Onlar için her 12 aylık süre 2 yılı kapsar: Bolluk yılı, olaari, uçsuz bucaksız Serengeti Ovası ve Krater Dağlık Bölgesi’ndeki (Tanzanya) yağmurlu mevsime denk düşer; onu izleyen kıtlık yılı, olameyu, yağmurlar durduğunda, dereler kurumaya yüz tuttuğunda ve bir milyondan fazla akkuyruklu gnunun yiyecek ve su bulma arayışıyla kuzeye doğru büyük göçü başladığında sona erer. Ardından, Serengeti’nin otlakları kurur ve ayaklar altında çatırdar; genç Masai çobanları ve savaşçıları çok sevdikleri sığırlarına yiyecek bulmak için uzun adımlarla sürdürecekleri bir maratona başlar.
Bulutların Ngorongoro Krateri'nin üzerinde dağıldığı ve krater tabanında hali hazırda süren bir oyunu aydınlattığı temmuz ortalarına gelindiğinde kıtlık yılı henüz birkaç haftalıktı.
Bir grup aslan, bulutların arasından süzülen güneş ışınları altında, zebra sürüsünde avlanmak üzere, dereyatağından harekete geçti; bir sırtlan ürkek Afrika yaban domuzları arasından geçti ve bir çift çita, yüz kadar Thomson ceylanını dikkatle incelerken, uzun otların arasında neredeyse görünmez bir şekilde tetikte bekledi. Bu arada keskin gözlü akbabalar, Magadi Gölü’nden kaynaklanan beyaz tuz bulutlarının arasından daireler çizerek, yukarılardan, ortalığı kolaçan ettiler.
Gece hayvanlara aitti ama sabah, insanları kratere taşıdı -Masailer, yüzlerce sığırı sulamak ve otlatmak; biyologlar, aslanlar ve fillerin davranış biçimlerini incelemek; turistler ise Masai çobanlarını izlemek ve Doğu Afrika’nın haklı bir üne sahip bu bölümünde farklı yabanıl hayvanları görmek üzere kratere geldiler.
Burada sürdürülebilir -ama kaçınılmaz olarak ancak büyük özen gösterilerek sürdürülebilir- bir birlikte yaşam sergileyen insanlar, yabanıl yaşam ve çiftlik hayvanları tipik bir günde bir kez daha biraraya gelmişti.
İlk sığır sürüsü, tek sıra halinde dik, dar patikadan yavaşça ilerleyerek, bu uzun günde onlarla birlikte 12 saat boyunca yürüyecek olan Masai savaşçısı Moma'nın gözetiminde krater tabanına inerken göründüğünde, saat sabah 08.00 sularıydı. Masailerin çoğu gibi o da yetersiz beslenme ve çok yürümekten dolayı zayıftı. Ayağında tozlu sandaletler ve sırtında soğuk rüzgârda kabarıp inen kırmızı togası vardı.
80 sığırdan oluşan sürüsünü pınara yönlendirirken, bir elinde uzun bir mızrak taşıyordu. Hayvanlarını orada iştahla su içerken bıraktı ve günü burada geçirecek olan yüzlerce turistin oluşturacağı insan selinin ilk üyelerinden, kratere henüz adım atmış olan ziyaretçi grubundan, para alabilmek amacıyla uzun adımlarla yürüdü.
Ve onlar, mızrağı, parlak boncuklarla bezenmiş örgülü saçları, sallanan küpeleri ve hayvan yağıyla parlayan teniyle heybetli bir poz veren Moma’yı gördüklerinde hemen fotoğraf makinelerine sarıldılar...