1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
261
Okunma

Kıymetli Bir Yüreğe İthafen...
Başı önde bir kadın,
Sesi çıkmazdı ama,
Toprakla konuşurdu her sabah.
“Doymamışsa toprak,
İnsan da doymaz evlat…”
Derdi,
Ve tandıra yufka değil,
Vicdan basardı.
Elinde ekmek,
Dilinde dua yoktu belki,
Ama her lokmada bir sükût
Bir hak, bir emek saklıydı.
O konuşmazdı,
Ama gözleriyle "Yeter!" derdi,
Bir çocuğun hakkı yenmişse
Boğazına dizilirdi kelimeler.
Köyün tarlasına göz dikildiğinde
Ne bağırdı Zili Eme,
Ne taş attı,
Sadece sabaha kadar
Yufka açtı elleriyle,
Bir gün bir çocuk aç kalırsa
Onun için yetişsin diye...
Kepçenin yanına yürürken
Yüreğiyle tarttı toprağı.
Bir yufka, biraz tuz,
Ve bir mendille mühürledi
Alın terini…
“Bunu yiyen, haramı görmez inşallah,”
Dedi,
Ve kepçe durdu.
Köyün kalbi yerinden oynamadı.
Fatma Nine’nin sandığından çıkan
İpek mendil gibi
İyilik saklıydı onun sözlerinde,
Sözsüzlüğünde.
Ve bir çocuğun donuk gözlerine
Kekik kokusu bulaştığında
Göz kapakları kıpırdadı usulca.
“Anne... canım” dedi uykusunda.
O gece,
Ne hekim vardı,
Ne reçete.
Sadece yufka,
Bir dua,
Ve adaleti unutmamış iki kadının
Eliyle yazılmış sessiz bir şifa vardı.
Yıllar geçti...
Ama mendil kaldı.
Kapılara bırakıldı gizlice,
Darda kalana…
İyilik artık konuşmuyordu,
Yürüyordu.
Zili Eme toprağa vardığında
Bir mendil kondu başucuna.
İçinde bir satır:
“Adalet, bazen bir yufkanın kenarına saklanır.
İyilik, sessiz kadınların duasında yankılanır…”
"Hüzünlü Peri’nin" Takdire şayean hikayesine ithafen yazdığım bir şiirdir.
5.0
100% (5)