Muştulu gökten kükredi üç vahşi kısrak
Yeleleri gümüşten, parıltılı mızrak
Köpürmüş kısraklar şahlandı doludizgin
Şimşekle şavkıdı demirden üç giyotin
Uğultuyla yeraltı depremi silkindi
kapkara gürültüye kanat sesi indi
koştular nallarla geçip üstünden yerin
Öyle ki yürekler uçurum kadar derin
Bıçak gibi çıkarak rahmetin kınından
Mıhlandılar iblise alnın ortasından!
Depremler yeraltını sarstı tufan kadar
Yabani vızıltı çölün bağrında kaynar
Beyaz harmaniler heybetle dalgalandı
Ufuktan devleşen kasırgalı bir andı
Harmaniyle örtüldü tılsımlı yüzleri
Kalp harici gizlendi iri cüsseleri
İniyor yıldırımlar, şimşek süvariler
Heybetinden paramparça kaldı gökler yer
Arz titrer sarsıntıyla atılıp ileri
O nasıl dehşetti, çalkandı perçemleri!
İndiler yıldırımı yağdıran kıyamet
İndiler putlarının inkârına dehşet
İnerken inleyerek sustu fars, Roma, Rum
Küfrü boğacak bu uğultulu uçurum
Yağız Arap kısraklar toplandılar birden
Dağılıp terkisinde tarih düşürmeden
İniltiyle püskürdü çölün sıcak teri
Sarsıntıyla boşaldı demir nal sesleri!