1
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
327
Okunma

çatlayan dudaklara dokunan parmak uçları bilir..yarılır deniz ve kırılır lut..
(...)
ellerini çekip
ellerinden,
ve şiirlerini
mısra mısra
kapattı yüreğinin
en ağır kapısını
kendi dışından
içine doğru.
kör bir adım gibi
ilerledi içine..
hep biraz mağrur,
biraz eksik.
bir aşk
yeniden başlar diye..
ilkbaharlarda,
dalından kopan
ve kopartılan
tüm kuru yaprakların
özeti gibidir bu.
dört mevsim yaşayan
yürekler için.
ve ömür
kışa/soğuğa açılan
-son-baharlar gibi
çekilir,
çekilir böyle
kıyılarından içeri..
ıslak,
bir zerre düşse
eteklerine
tenin kaşınır hayata
biliyorum...
ki sen
tabirsiz rüyalar
bulursun
kuş kanatlarında.
bir hesapsızlık
var aramızda.
yarı çıplak
bir sevişme kadar.
önemli değil evet
içinde olup olmamam.
kaygan zeminlerinde
tökezleyip,
yerinden ve yurdundan
kovulmuş
kavimler gibiyim.
omuzlarından,
sayfalarından bir defterin
ve o derin bakan
elasından gözlerinin.
ilk aşklardan ki
arka bahçeye gömdüğüm
mavi misketler kadar
çocukluğum/çokluğum.
yıllar/yollar.
köprülerin ve tenin.
hiç öpmediğim
parmak uçlarını
çekip avuçlarımdan
kapattın kendini
çıkmaz sokaklarının
içine.
sana damlıyorum.
ne zaman yağmur yağsa
umutlu bir damlayla.
sana düşüp,
parçalanıp sana,
yuvarlanıp sana,
keskin bir virajda.
hayır.
tutamıyorum ellerinden.
en iyi bildiğim
kuyulardan düştüm/
düştün ki
baharı seviyor olsan da
güze hasret uykularımın
canı çekiyor seni.
seni diyorum seni/
uçuşan bir düşün
tüllerini çekip alnımdan.
ırmağın yüzünde
yüzüne b-akıyorum.
şahit buna
demirden köprüler,
ağaçlar..
aşk kadar nefret şahit.
neden uzun uzun
b-akamıyoruz.
sevemiyoruz
uzun uzun.
bir böceğe
ömür verenden tut da
saçlarının beyazında
tel tel yaşlananlara kadar,
herkesin öldüğü
bir zamanda..
keder budur işte
tenine düşen
gün ışığını inatla
kovmaya çalışmak.
başını çevirmek
önce sağa,
sola sonra
vücudunu oynatarak
sığmaya çalışmak
içinin kuytularına ki
replik almadan
konuşamayanlar bilir
aşk öldürür
hep bir diğerini...
körebe oynayan
çocukların oynadığı
masum bir oyundu.
kırıp
gözle görünmez
kanatlarımı
kala/kaldım
şaşılacak bir şey de değildi
hep olduğun yerde
beklemek.
pek önemli değil şimdi
bahsi geçen o adam.
ELlerinde…
bilendim
keskin sözlerine.
sesini
yüreğimde hapsettiğim,
eksik bir susma
biçimi devrilir
omuzlarından
saçaklarının.
onlar
birbirlerini
görmeden sevenler.
onlar
oldukları yerde
durmadan koşanlar.
onlar
kekre hevesleri
yaşamsallığın.
aşkın
en safir
en saf
bilgeleri ki
yoruldum
kalkıp yerimden/
derinden
uyumalıyım şimdi.
uzun/uzun...
-son-bahara hazırlanıp,
yaprakları hatırlamalıyım
tretuvar kenarlarında...
g-özlerimi
bağlaman yersiz
b-akamıyorum sana
bağlama ellerimi
bir kere susmuşsan...
tenine kamçı vuran
sahip/-siz..
ait-siz herşey..
bana çarpma!
konuş ama acıtma.
çarpma kıyılarına/
kuytularına ki
askıda unutulan düşler
böyledir
kınında kılıçlarıyla
kesemeyen tenleri...
ve o gözlerin
durduğu yerde izleyen
hep güz gibidir ki
yaprak yaprak savrulur
ırmağın kenarından
kıyısına doğru hayatın...
(...)