SONSUZ BİR OTEL ODASIDIR YAŞADIĞIM DÜNYA
Yığın yığın bulutlar yağıyor üstüme
Dişlediğim kayalardan aldığım kına Fırat’ın başlığı senin adın olsun Duyuyor musun fıratın geceleyin buğdaylara Aktığını gizliden Ölüm aşkı açıklar aşkta ölümü Her canlı ölüme yürür Çünkü aşk bir yoldur Her yolcu kendine bir yol bulur Sus sessiz yürü aşka caddelerde kelimeler Uçmasın Bak senin için ağlıyor gök Bastığım yer benim değil artık Sıcaklığın geliyor uslanmaz bir dil Dünya kadar eskiyim Radyodaki şiir kadar yeni Kalbim şehrin ortasında bir çocuk Gibi üşüyor Yüzümde senin yüzünü taşıyorum Gülüşünle ısınıyor bütün şehir Çaldığın benim şarkım değil Benim sularımda büyümedi nergiz Çok karışık benim coğrafyam Belki üzülen gül fidanı olursun Ben de isterim güneş sana uyusun Düşmesin açtığın sofralara leke Serçedir bilirim ürkek yüreğin Sen can kal keskin bakışlarda Bir ceylanın gözlerinde Ben acılarımı demliyorum Düşüncelerin düşüncelerimde uyur Sessiz ağla gözyaşın dökülmesin yanağına Bilirsin ağlaman beni çaresiz bırakır Sonsuz bir otel odasıdır yaşadığım dünya Çöp dolu deltalarda insan cesetleri Ağarmış çocuklardan derlediğimiz masallar Kanlı akşamlardan bir kitap düştü payıma Perdelerin kıvrımlarına sileriz ağıtlarımızı Parçalara ayrılan bedenimi kulak zarlarımla diktim Yüzümü taşıran damla senin gözyaşındı Kara ülkenin mavi şarkılarından geldim. Gökyüzünün okşayışlarımı çaldığı ten İyi türkülere yazılmış notadır Yaşadığımız dünya savaş meydanı değildir İREM AYDEMİR |
ahh neler demliyoruz bu caydanlıkta bitmez yürek yangınları ülkemin durumları neler neler... bu dize bile başlı başına şiir kutlarım..