0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
125
Okunma
Kuru bir dalda iz bırakıp giden bir karınca var
Kıyı boyunca insandan kaçıyor ışıklar
Esrarlı, erişilmez ve sisli seviyorum o beldeyi
Diyordun bana kalbimde hatırası var
Şimdi deniz kül rengi ve canlılıktan mahrum
Acınmaya çok ihtiyacın vardı yavrum
Bir parça acıma duygusu koparmak için
Birini görür görmez koşardın hatırlıyorum
Bak boz renkli parlak kıyıyı yalayan sonbahar denizi
Sefaletin mülteci semtinde kanayan soluk ve ezik benzi
Gölgeli bahçeler içinde kırmızı çatılı evleriyle
Nehrin yeşil gözlerinde yansıyan o belde, sesleriyle
Yapayalnız kalınca bütün o uçup giden müzleriyle
Anlatamaz düşüncelerini ne sözle ne müzikle
Hep var oldukça zarif parmaklar
Sıyrılıp düşen yüzüklerin ne önemi var?
Seninle her şey ya da hiçbir şey
Bendimizden kurtulduk ya budur her şey
5000 yıl geçti karınca hala varamadı yuvasına
Nice felaket ve tayfunlar vurdu insanlık adasına
Hâlâ esrar kumkuması âlem, hâlâ gözler semâda
Her şey meçhul, hepsi muammâ bütün deryada
Hiçbir şeyi olduğu gibi göremiyorum
Her şey derdimin rengine boyanıyor
Her şey insanı hiçliğe sürüklüyor
Hiçlikte her şeyi buldum görüyorum
Sonsuzluk nağmelerini duyabilmek için
Bir telgraf direğine sarılıyorum
Rengi mor bir denizin kenarında
Dalgın yürürken yine seni görüyorum
O beldeden giderken meçhullere
Papatya diktiğin deniz kabuğuna bakıyorum
Saçları örgülü gezdiğin çağdan kalma
Bir fersûde fotoğrafın var elimde
Hain ve ihanete uğramış sokak köşelerinde
Her gece sen geziyorsun ipeksi teninle
Bir oda ki bir dünya kadar büyük
Dünya da bir oda kadar küçük
Ömür kâsesi inkisarlarla doldu
Sükut-u hayaller yoldaşım oldu
5.0
100% (3)