PARKTAKİ ADAM
Onu her gün bir defe o parkta görüyorum.
İnsan olduğum için utanıp eriyorum. Milyonlarca insanı barındıran koca kent, Üç beş çaresiz insan sana okuyor lanet. Kimbilir kaç senedir su görmeyen o beden, Ağustos sıcağında o parke başlık neden. Dizlerine iniyor kemersiz o pantolon, Tutuyor bir eliyle pantolon mu o yalan. Sakallar topaklanmış , bıyıklarla beraber, Önüne bakar yürür etrafından bî haber. Açtır da sanıyorum çöplükte ekmek yoksa, Bir insanlık ayıbı bu böyle olacaksa. Kimi her gün değişik kıyafet giyer gezer, Bu garibi görünce dudak büker göz süzer. Bilmez çaresizlik ne , açlık nasıl bir şeydir. Tatmamışsa ne bilsin parkta uyumak nedir. Bir vebal yönetene âhiret ıztırabı, Vermek zor olsa gerek böyle çetin hesabı. Ve bir millet günahkâr o garip aç yatarsa, Eğer bed dua eder şayet o da tutarsa, Hangi el o gün bize derde derman olacak. Lütuf değildir bize gelecek bela ancak. Ne oldu bize böyle vurdumduymaz ilgisiz, Yalnız ilgisiz değil kör cahil çok bilgisiz. Hem bencil hem ukalâ güruha dönen millet, İtibar bekler ama ona yakışan zillet. Komşusu açsa ecdat lokma almaz ağzına, Torunlarda rezalet geldi ta boğazına. Öyle ecdat böyle torun yakışık alıyor mu, Yedi kat yabancı o dedeyi biliyor mu. Bin pişmandır şehitler bize vatan bırakan, Bed dua ediyordur bu toprağa akan kan. Mehmet Çiftçi |
selamlarımla