....S(b)en...seni daracık zaman aralarına sıgdırmaya kalkışsam, yetmiyor sol yanıma, buruk kalıyor. toplayıp tüm zamanları yaysam ayaklarının ucuna, bu kez sen yoksun, gelmiyorsun! bu bekleyişler, ayrılıklar, zamansızlıklar, hüzünlerle dolduruyor saatlerimi, susuyorum. susuyorum, sustukça çoğalıyor özlemim... şu geçmez katran karası gecelere katlanmak için, hayalinle süslemeye çalışıyorum rüyalarımı. çoğu zaman bi şekil veremiyorum, ince ince aranıyorum, hatırlayamıyorum suretini, sonra gülüşlerin geliyor aklıma, orda kalıyorum... gözden ırak, gönülden ırak... diyorlar! görmeyişimle yüreğimde gezinirken, görürsem, dokunursam, hissedersem?... bilmiyorum!.. gitgide tanıyamıyorum kendimi, bu ben miyim? herkesle anlaşırken, hiç sevemeyeceğimi düşünen ben, bozuşmaya razıyım tüm dünyayla, yeterki yanıma gelsen! sen!.. sen kimsin?.. sevdiğim misin?.. sen sevdiğim misin gerçekten, yoksa yalnızca sevdanın kutsallığını yaşamak için mi kendimi leyla, senide mecnun rolünde biçimlendiriyorum? hem yüceltiyor, hem de imkansızlaştırıyorum sevdamı... aslında ben hiç birşey bilmiyorum, tek bildiğim içimi ısıtan tatlı sözün, sımsıcak yüreğin. ben ki sevgiye, şefkate hasret, tüm yalnızlıkları içimde büyüttüm, etrafıma aşılmaz duvarlar ördüm. ansızın geldin girdin hayatıma. bir isim veremedim önceleri, kimdin, ne ifade ediyordun? direnişin, yılmayışındı beni sana çeken, uzatıverdin bana elini, adımlar attım. dünyama pencereler açtım, güneşle doldurdum... şimdi ise korkuyorum, çok korkuyorum!.. yoksun ve yokluğun gözlerimin önüne seriyor, geleceğin vuslata sakladığı hakikatlerimizi. yine ayrılıklar, sancılı zamanlar, umutsuz haykırışlar... ve en büyük korkum; tüm bekleyişlerden sonra, bırakma(n) elimi! ölürüm sevdam, ölürüm!!! ölen beden olmaz, olur yüreğim... ölen insanlara inancım, sevgim... sen benim elimi bırakırsan! ben kendimi aklımın uçurumlarından bırakırım, gözyaşımın damlalarında boğarım, cehennem ateşiyle değil, sevdamla yakarım, senle varolan ruhumu!... eylül |