Gönül Bağım Virane
Gönül Bağım Virane
Gönül bağım virane, niye tütmez ocağım? Günün her saatinde yollara mı bakayım? Artık kendimi bile ısıtmıyor sıcağım, Dilek mendillerini dallara mı takayım? Yüreğim hasta düştü, yas tutuyor gözlerim, Ruhumun darlığından tutuluyor dizlerim, Yeni baştan çizsem de siliniyor izlerim, Ayak ses versin diye nallara mı çakayım? Yüzüme gül desem de kırık yüreğim gülmez, Alem namın peşinde, fakire kimse gelmez, Gözümün hasretini yaşımdan gayrı bilmez, Boşa gitmesin diye göllere mi akayım? Yaylanın mantarına kukuvaka der idik, Fakirlik hanemizde neşe doğrar yer idik, Dağ-bayır dolaşırken hep mutlu nefer idik, Gönül bağı bilmeyen kullara mı sıkayım? Nerde eski komşuluk, nerde çat kapı diyen? Sofrayı görür görmez oturup peşin yiyen, Gelenek hatırına kaşeni zevkle giyen, Kınayı sevmez diye elleri mi yakayım? Der Hoşoğlu. ne olduk, dağıldık dört bir yana? Çocuklar mektep dedi, nerde doğuran ana? Neylesin garip başım, hangi birine yana? İçimden geçenleri dillere mi dökeyim? Mustafa Hoşoğlu |