Keşfini bekleyen bir kıta gibiyim
bileni yok sensizliği çok...
Avaresiyim ıslıksız rüzgarın;
Biraz sabahın seherinde, biraz akşam serinliğinde...
Rengin mi soluk, yoksa Ak mı düşmüş saçının şavkına...
Hüznünden mi bu yoksulluğun...
ondan mı Mintanın yakasız ayağın kundurasız.
Çokça geçmiş metcezir zaman,
bakakalmışız arkasından...

Bıraktığın gibi her şey
hala vazoda papatyaların
perdelerin kapalı, çayın soğuk...
Kahkahalarının yankısı da susmuş duvarlarda
Onlarda yasta ben gibi...
Revandası aynalı bahçenin gülistan gülizârı,
Bilmem kaç yıllık kadehimdeki şarap kızıl ve sıcak
Nefesin gibi...


Üzülmüyorum artık saçlarını kestiğinde...
Biliyorum çaresiz makasın keskin ucu.
Oysaki nasıl güzeldi örgülerin iki yanında
omuz başında..
Kehribardı perçeminin yarısı
Mehtabın ışığında...
Halbuki sadece içim geçmişti sana,
ben lahzada sen çoktan uzaklarda,
arıyorum şimdi seni ,bilinmez şehrin coğrafyasında
nehrinde dağında taşında.

Sen öğrettin yolumu bulmayı
Sevmeyi, sabrı, sadakati,
meftun gözle bakmayı...
Hiç düşünmezdi bu yorgun gönül,
ezelden ebede gideceğini...
Şimdi Prangada vursan özlemime;
Ölüm ganimettir bana sensizliğin sürgününde...
Giden pişman kalan virane...
Aldım ahlarımı cebime
boynumda günahlarım
kırıldı sana kalemim ve söyleyemediğim bir sürü medetsiz cümleler..
Hatıran kaldı tahayyülümde
mürekkebi namesinde.
Nasıl da eğilmiş harfler elinin bercestesinde...


Narın düştü bedenime,
pare pare yandı Aslı’nın Kerem’i de...
Kim bu musallada yatan saçı omuzunda..
Selăsı kor vedası ağıt yaktıran...
Acısı an gibi
yürek dayanmayan...
Hayali gözümün pınarında
ha düştü ha düşecek.
Korkarım düşüp te köze çevirecek..
Arifesindeyim nurani yüzünün misafirliğinde..
Soğuk taşın üstünde tebessümün;
Gidiyorsun son kez geldiğin bahçenin kapısından,
yürüyorum ardın sıra biçare...
Her adımda bin kahrediş, yüreğimde çığlık çığlığa sesleniş..


Aklım bilir de gelmeyeceğini
kalp anlamaz gidişini..
Sustu gözlerin
Sesin, soluk nefesin...
Ve bir daha bezenmedi zaman senin suretinde
Büktüm bende boynumu
Tek emirde Yaradan’a,
hoş gelir senden gelen
hem ser hem göz üstüne..
Eyvallah...