KADİM KOKUŞLU SİNLER
"Toplanıp gittiler
Küheylanlar ilmeği gevşek urgan izli boyunlarıyla Barut kokuşlu miskin sırtları tonozlara dayalı dervişler Gittiler" Hakikat yeşil elbise giydiğinde Kayıt düş azdan seçmeli tarihten Bir gün doğar ak damlardan Gün batsın Erek olmalı ardı Hangi kadim medeniyet bıraktı seni Takvimde İlyas günleri ve Nuh torunları "Akçe sesleri satıcı bağrışları sinmiş Arap rakamlı sarı defterler Safran sarısı güneşi bize bırakarak Gittiler" Kesme taştan düşlerin Ahlat görkemi Muradiye zamanı dişleriyle parçalar Kalesi çivi yazısından kırık dökük Akdamar perçemini bir güzele çözdürür "Bir daha olur muyum dilsiz ağıtları ile Zafer muştusu içinde kabirlerce kabirler Sinlerini alıpta gittiler" Avlularda ağırşaklar kara koyun yününden çul dokur nineler Sokaklarında saçları soda ve güneş yanığı çocuklar Dağlara komşu kerpiç ve tezekten Yaylası kekik kokar çiçek döşer suları "Geldiler Bend-i Mahi’den Biane’ye Yolların düğümünü çözmeye Geldiler" Tandırında göz göz olmuş nan sofralarda ot kokusu ve kavut Bağdaş kurmuş çay deminde Çıkarırken derisinden inciyi birkaç Vanlı Edebiyatın şarktaki şakıyan şavkı Güneşin her doğuşuna şahit Muştular baharı Bir göl bu kadar deniz olur ve bu kadar yakışır şehre |
Şiirin gövdesinden bir Bahrevan fışkırdı.
Tebrikler.
Saygılarımla.