Bir Kasım Rüzgarı
Bir kasım rüzgarı esti yüzüme derinden
Ardından İstanbul semâlarında ezan-ı Muhammedi Selamımı arz ettim yâre içten içe Gözden akamayan yaş bu sefer gökten aktı yeryüzüne İçimde ki hüzün sise döndü İstanbul’da Martılar da kayboldu birden kargalar da Gözlerimi kapattım varmak istedim huzura Birde baktım ki güneş açmış Gönlümün sultanı orda bende onun huzurunda Ey Nebi! Bâdı sabâlar yetmez oldu selamı arz etmeye Ne bir yağmur ne bir rüzgar İstanbul’du tek yoldaşım içimde ki hasrete Hasretim bir avuç dolusu duâ oldu Karacaahmet’te Bu şehrin yağmurunda ıslanmak Gönül denizinde kaybolmak gibi Seher vakti bir zambak koklamak Gül kokulu Nebî ye ulaşmak gibi Belde-i Tayyibe’ deyim şanslıyım Yâre yâr olanın baş ucundayım Tesellim İstanbul’du içimde ki hasrete Bilmiyorum belki bu hikayenin de sonundayım Elimde bir buket papatyadan, zambaktan Solmasınlar diye ıslatıyorum İstanbul yağmurunda Arz edeceğim sevgiliye Medine sokaklarında Bir buket ve bembeyaz bir taç Öyle taç ki; Kiminin ki gümüşten altından Benimkisi ise yalnız beyaz bir papatyadan... 21.11.2024 sükûti |