Güz Yorgunu
Çiğ kokulu bir sabahın altısı
Köşe başında bir kedi Ayaz ile kavga etmekte Batıda bir yerlerde sızmış güneş Ha uyandı ha uyanacak... Adım attığım yerde Çığlık atıyor gece Sessizliği yırtarak Güneşi uyandırmak istercesine... Ne işin var bu saatte Aklını mı oynattın Dön evine diyor şeytan Beynimin içinde... Bir kaldırım taşını Yalarken rüzgar Oturuyorum yanı başına Güz yorgunu olduğu belli Soluğu buğulandırmış camları... Silkelediği ağaç dalları Ölü yaprakları atmış üstüne Savurduğu kadar Savrulmuş benim gibi... Kaç yaşındadır kim bilir ? Peki ya kavga Yaşam telaşı Ve aşk... Hangisi daha önce yaratıldı ? Hepsinden önce vardım ben Dedi küçümser bakışlarla Ufaldı insanlık gözünde Acizlik işte İnsanız neticede... Saat sabahın altısı Takıldım bir lodosa Şişirdi sinüzitlerimi Bütün gün başım ağrıyacak İyi mi ... O güzden Ben aşktan yorgun Esti durdu bütün gün Bir tersten Bir düzden... Bir daha lodosa bulaşmak mı... Hele ki saat sabahın altısıyken Tövbe... Çağdaş DURMAZ |
asla asla deme diye bir söz vardır bilirsin