Kur’anın Seyir Defteri
Başını kaldır, gör her an asumanı mavi,
Bir tek çıkar ummadan, beklemeden saygılar. Kıyamete kadar hür, durur yerinde kavi, İnsan nefes derdinde sürer gider kaygılar. Ceza, mükâfat derdi kalbi etmez tedavi, Sınav yükü ağırdır, korku verir algılar. Başlamaz hiçbir olay, yaşanıyorsa sancı, Sebebe bağlanmış hal, doğada buna razı. Nisanda yağmur yağıp toprağı dağlıyorsa, Güneş her karanlığın ardından doğuyorsa, Rüzgârlar esmedikçe, yağmurlar yağmıyorsa, Acının, sıkıntının ardından biterken acı, Kalbime bahşedilen rahmete ağlıyorsa! Kulluk bilincinde ben, yaşattıkça sevgiler, Tövbeler olsun derken sönecektir kavgalar! Karıncayı incitmez bu bilinç döngüsünde, Çile nedir de bilmez hayır öngörüsünde. Dili alır övgüler, çıkmaz olur sövgüler... Vatan, ten üzerinde ay ve şehidin kanı, Zamanı geldiğinde olur halkın hakanı! Sebepleri olmadan meydana gelmez dilek, Huzur bırakmaz, yoksa sıktıkça sıkar canı. Bir gün yaşamış olsan da huzurda kelebek, Düşman girse içine, bilir toprak kimindir. Gör sallanan kabrini, anne göğsünde bebek, Gözde hiç büyümez düşman, titreten zeybek. Özgürlüğün yolunda tükenmez bu kavgalar! Acı çeker anne, çocuğunu beklerken, Acı damakta tattır, yemeklere eklerken. Acıyla savaş hoştur, umutları beslerken! Acısız kişi der ki: “Ya Rab, unuttun beni!” Eğlenmek değildir ki maksat anı eylerken… Hak aşkına kul olmak, göstermektir aleni. Acı yarsa dünyada, dua, niyaz dilersin. Amaçsız yaşamaksa, manasız-neyin nesi? Ağzından çıkmıyorsa asla haram ve küfür, Vatan dediğin tene giremez asla küfür! Dünya perdesi kalkar, o an olursun özgür. Ne suçlu arar, ne de şer içine batarsın. Süper güç bilinirsin çağdaşlıktan, kültüre, Kılıcın keskin olur, adaletle yatarsın. Namın alır başını şu cihanda övgüyle… Kork yalama dilinden, tembellik, rehavetten, Kalbe inmeyen açlık dolu şu hıyanetten. Çığlığını duymayan kulaktır, yok sanırsın. Çıldırtır arsız gurur, solduran delaletten! Acı tattıkça şükret, et ki ringinde nakavt. Yoksa gerçek yokluğun içinde hem yanarsın, Hem sandığın toklukta fazlasına banarsın. Gerçek acıyla yaşar, zehir olur şu hayat, Dalgalanır durursun yalnızlık duygusuyla… Kendini ararsın her yerde, dokunsan yoksun, Her yerde başka izler, gördüklerinde çoksun. Sığınacak yer arar, dersin neyse o olsun, Teninde nur, ruhunda nur, aşkındır duyduğun! Teslim olmuştur ruhun, betin benzin soluğun, Mevla’m seçmiş kulusun, kalpten ötede yolsun. Görünen beden değil bu tarifsiz gördüğün, Vesveseden uzaklaş, at aklından kuşkuyu… Acı muşta birleşmiş, tadı bambaşka yemiş, Her makamında nice gerçekleşir diriliş. Sevgidir bahçesine düşer bensiz serpiliş. Her noktasında biz, boy verdikçe harmanlanır! Var olmaz öncesinden meydana gelirken iş, Zalimi görseniz: “Ah, ne güzel demiş kardeş,” “Pişman oldum Rabbim,” der, affet ne olur, yetiş! Asla bırakmazdınız onu ama nafile, Ruhu teslim ettiniz, hem kafile, kafile. Başka boyut sunulur, yakıcıdır defile, Gerçek acı sunulur, kavurur sonsuz çile… Ne umut vardır artık, ne de imdat sefile, Görecektir neyse o, inkâr etmez kurguyu… Saffet Kuramaz, 05.11.2024, Ankara |
selam ve dua