0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
231
Okunma
Kurban olurum gözünden akan yaşa, kurban çocuk!..
Gel otur yamacıma.
Gel otur da derdin nedir bilelim çocuk!
Korkma…!
Benden zarar gelmez sana.
Çocukların yüreği hesapsız sever,
Ben de senin gibiyim çocuk!...
Dedimse de delikanlı ağlamaya devam etti.
Gözyaşları kalbine akmasın diye mendilimle kendisine yardım ettim.
Konuşmak istememişti.
Ne olduğunu, neden ağladığını anlatmadığı için bilmiyorum.
20 yaşlarında ancak vardı.
Sordum ona:
“Neden mutsuzsun? Aşk hayatın mı iyi değil?”
“Keşke tek o olsa abi… Aşk hayatım, gelecek endişem ve planlarımı uygulayamamaktan endişeliyim” dedi.
Bir sigara uzattım, almadı.
“Senin yanında içmem abi, ayıp olur…”
“Peki, öyle olsun” deyip hemen yanı başımızda olan çay ocağına götürdüm.
Çaylarımızı yudumlarken lafı eveleyip gevelemeden gencimize nasihatte bulundum.
Doğru mu yaptım, yanlış mı bilmiyorum.
Ona aynen şöyle dedim:
“Derdin aşk ise; seveceğin kız şehvetli birisi olsun.
Neden diye sorma:
Şehvetli bir kadın harika bir şaraptır.
Onu rakı gibi içemezsin,
Hakkın yok buna!
Çünkü şarap yavaş yavaş, yudum yudum, bir de en güzeli tasla içilir!
Rakı ise bardakta güzeldir.
İkisi de sarhoş eder ama şarap damakta tat bırakır.
O tadı yaşamak istiyorsan hüp deyip bir kerede içme.
Daha doğrusu içmeye kıyma!!!
Aklını başına al ve onu damla damla içmeye bak.
Unutma: Kıvılcımı söndürmeden ateşi zapt edemezsin...!
Rakı içen kadın cihanda sulhtur yeğen!
Bazıları da ağdalı değil, nağmeli severler…
O kadınlar da afet-i devrandır,
Onların kıymetini bil.
Elleri başta olmak üzere gülüşleri güzeldir!
Gelecekle ilgili endişelenme.
Bırak, nerde inceyse oradan kopsun ip!!!
Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir yeğen!
İnsanları başarıya beş şey götürür:
Azim,
Sabır,
Hedef,
Cesaret
Ve gayret!
Bunları yapabilirsen yenemeyeceğin şey yoktur.
Ben boynu bükük çocukları sevmem.
Başı dik olanlar gurur verir bana,
Sen de öyle ol!
Her çocuk bir sanatçıdır.
Mühim olan büyüyünce de öyle kalabilmektir, demiş Pablo Picasso.
Planın nedir bilmiyorum:
Gözün yükseklerde olmasın,
Kariyer peşinde de koşma!
Cesur ve cömert ol,
Gönlün ve sofran her zaman yerde olsun.
Ne olursan ol, geldiğin yeri unutma.
Ve yılmadan çalış!!!
Akşamın işini sabaha bırakma.
Sabah olur da kar yağar, o zaman da geri kalırsın yeğen!”
Usul usul dinliyor, bir kelime bile etmiyordu.
“Susma! Başkaldır ve cevap ver bana” dedim.
“Aşktan başlayalım: Erkekler için bir şey demeyecek misin, yok mu onlar için darağacında bir şey?”
“Ağzı dumanlı olan erkeğin göğsü imanlı olur, demiş şair.
Hele bir de sigara içince onu ilk nefeste ciğerlerine kadar çekiyorsa, o erkeği çok sevmelerini söyle kadınlarımıza.
Ve ilk nefeste sigarası yarıya inenlere çok görmesinler, ciğerlerini dumanla doldurmalarını bayanlar!
Onlar hayattan payını alamadıkları için yarasını içinde saklamak zorunda kalanlardır.
Elinizden geliyorsa bir gülücük, biraz tebessüm, bir takvim, bir şişede aslan sütü ikram edin, yeter.
‘Neden?’ diye sorarlarsa onlara aynen şöyle söyle:
Takvim; acılarını dindirecekleri günleri saymaya,
Aslan sütü; görmedikleri günleri kurtarmak içindir.
Bunu yapmaya gücünüz yetmiyorsa, en azından kanatmayın kabuk bağlamaya yüz tutmuş umutlarını.
Bırakın yaşasınlar…! demiş şair.
Benden sana dost tavsiyesi olsun:
Hayatta en kıymetli hediye zamandır,
Kime hediye ettiğine dikkat et..!
Adına hayat dediğimiz şey fırtınada sığınak bulmak değildir,
Yağmurda dans etmeyi bilmektir yeğen!
Bak yeğen,
Ben açık sözlüyüm,
Söylediklerimden de sorumluyum.
Bunları da sana söylememem lazımdı, bunu biliyorum.
Ama ortada bir gerçek var.
Ve ben istiyorum ki; sen ve diğer gençlerimiz hak ettiğiniz gibi yaşayabilesiniz.
Hiç utanıp sıkılma:
Kelebek bir defa kanatlandı mı bir daha asla tırtıl haline gelmez...
Geleceği de fazla takma.
Şartları değiştirmek senin elindedir, boşuna kaderi suçlama yeğen!
İnanmaya, sevmeye ve güvenmeye niyetin varsa önce kendinden başla.
Gittiğin yola inandıysan attığın adımlardan korkma!
Doğru olanı yaptığımdan eminsen, kaybettiğim kim varsa yolu açık olsun!
Hikâyesini kendin yazdığın şiiri başkasına okutma, neye mal olursa olsun kendin oku!
Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz, derdi dostum Çavuş!
Varsın hayat yalakaların şansını döndüre dursun, ben onuruma fiyat biçmem.
‘Onur her şeydir’ deyip, aklınızda olanları hayata geçirecek kadar yüreğiniz yoksa, ömrünüz cesaretli insanların dedikodularını yapmakla geçer.
Görmek için göz, idrak etmek için akıl lazımdır diyerek gülüp geç.
Dikkat et!
‘Oluruna bırak’ demiyorum sana…
Yokuşu dik kadınların peşine asla düşme.
Ciğerin yetmezse nefesin kesilir...!
Her yiğidin harcı değil asi tayın başını okşayabilmek.
Bu işi ‘adamın diplerine’ bırak.
Maceraya gerek yok...
Kadın üzerine yazı yazarken kalemi gökkuşağına batırıp,
Mürekkebi kelebek kanatlarının tozu ile kurulayacaksın...
Yoksa, yoksası malum.
Her şeyi bana söyletme yeğen!
Bazı şeyleri kendin idrak et.
Denize, okyanusa değil, bir insana kıyısı olmalı insanın;
Yanında oturup dinleyeceği, dinleneceği bir canı, can!
Gök gürlemese şimşek çakmaz.
‘Rüzgâr esmezse saman buğdaydan ayrılmaz.’
Sözde çok önemlidir, ağızdan çıktı mı neye mal olursa olsun tutmalısın.
Dünyanın en mert erkekleri az söz verir ama verdiği sözü mutlaka yerine getirirler.
Sen de öyle ol!
Cömertliğin üç belirtisi vardır: sözünün eri olmak, gereksiz yere övünmemek ve sorgusuz sualsiz bağışlamaktır.
Planların varsa, her şeyden önce çoğaltman lazım yüzünde gülümsemeyi, kalbinde sevgiyi, dünyada iyi olan, güzel olan her şeyi...
Yoksa başaramazsın.
Bilmiyorsan öğren!
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır, derdi babam!...
Temsilsiz hikâye çivisiz tahtaya benzer yeğen!
İnsan suyun üstünde sağ gördü mü, kendini harcadığı parayı gözü görmez.
Vurgunu yiyenin de işi bitiktir. Ömrü boyunca sakat kalır!...
‘Devletin tarlasına domates ekmeye kalkma. Bunu yapanın g…..e hıyar biter!’
Sanırım bu kadar ders yeter sana.
Şimdi gidiyorum, ipuçlarını birleştirip ilmek atarak, gün kördüğüm…
Sen, ela gözlerin yangınına yosun rengi gözlerinle eşlik ederek başlayabilirsin yarınki güne...!
Saygı ve sevgilerimle ÇOCUK!” deyince gözleri fal taşı gibi açılmış, neye uğradığını şaşırmıştı.
“Abi, bir çay daha söyle, içelim de öyle git” dedi.
İşte o zaman anladım ki bir etki bırakmıştı sözlerim delikanlımızda.
Buna sevinmiştim.
“İsmail, bize iki çay daha ver” dedim.
“Zübüklerden uzak dur yeğen!
Daima kendinden büyüklerle oturmaya bak.
Kendinden aşağı olanlarla oturup kalksan, avcılar yakalarsa sofralarına meze ederler.
Köpekler yakalarsa diş kirası sayarlar.
Kurda düşersen de parçalarlar seni.
İşini, dişini ve eşini çok sev.
Ben böyle yaparak kazandım!
Eline, beline ve diline de sahip ol!
Seher vakti saçlarını tarama, esen rüzgâr zülfünden tel çalar, demiş Atalar.
Vicdanlı ol!
Ondan asla ödün verme.
Bakma ‘yağmur yağınca bütün çatlaklar kapanır’ diyen eşeklere,
Onlar kör cahillerin ta kendileridir.
Onlardan uzak dur!
Tuzak kuranlardan da...
Uyutan olma, ayıktıran ol!
Şeref de önemlidir.
Parayla satın alamayacağın tek şey odur bu hayatta.
‘Benden bir şey olmaz’ deme sakın.
Elinden geldikçe yardımcı ol.
Düşene el at.
Basıp geçme kimsenin üzerinden.
Siyasilerden de uzak dur. Onlar insanları merdiven olarak kullanırlar.
İşleri bitti mi çöpe atarlar yeğen!
Umudunu sakın yitirme. Umutlu olursan her şey olabilirsin…
Düşene sevinme, zamanın sana ne sakladığını bilemezsin.
Ne olursan ol, şerefsiz ünvanına sahip bir insan asla olma!
Bunu da kulağına küpe eyle:
Hiçbir suçlu kendi öz mahkemesinde (vicdanında) beraat edemez.
Bülbülden vefa ummayasın yeğen!
Çünkü bülbül her dem başka bir gül üzerinde öter.
Gocunma bana.
Yüzünü de ekşitme…
Bizi bu hale getirendir bilgisizlik.
Anlattıklarım değildir hikâye!” deyip ayrıldım yanından.
Elimi tuttu, tokalaştık ve adresimi istedi, verdim!
Umarım gelir bir gün yanıma.
Gelir de, yeni bir hikâyeyi birlikte yazarız gencimizle!
Okurken kızmayın siz de bana dostlar.
Herkes uzun lafın kısasını yazarken ben bilinçli olarak uzatıyorum.
Çünkü bizimkilere lafın tamamını demeden anlamıyorlar!!!
Saygı ve sevgilerimle.
5.0
100% (1)