ters akantabutumda kadavrayken açıldı gözkapağım. Gırtlağımdan fırlattığım çığlıkla kefenimi yırtmak, kefenimden çırılçıplak soyunup zombi kisvesiyle hortlamak istiyordum ..Peki ölmüş müydüm? Tabuta gömüldüğüme göre ölmüştüm de; solucanın kemirdiği gözkapağım kepengini neden kaldırmıştı?Ve toprağın ciğerinde oksijensiz nefes alıyordum da nasıl? Ve varlıkla yokluk arasında kazılan mezarlığa gömülmek miydi ölmek? Ve kefeninden boşanarak zinciri kırmak mıydı dirilmek? Derken mezarlıkta kazma kürek sesleri abanoza çarpınca, tabutun kapağını gıcırtıyla açınca; kelepçeli gardiyan zincire vurup beni, darağcında asmaya götürüyordu idamlık mahpus gibi..Mezarlıkta gömülüyken darağcına iltica ne kadar da saçma dedim (ama zamanın akışı tersine işliyordu yani gelecekten geçmişe sıçrayan kurguyla akıyordu zaman) dedim ama yanılmıştım belli..O gotik mezardan ayaklanan iskeletim, gardiyan makamında darağcına giderken; iskelette kemiğim çatırtıyla çiftleşiyor,sertleşen kemikler etleri giyiniyor ve etlere çürümüş derileri geçiyordu....Darağcına geldiğimizde urganın ilmiğinden, dikiş iğnesinin deliğinden geçen ipliğin şanıyla geçtim ve kavis çizerek boşluğun ateşinde pervanece dönendim....Ölümle intihar arasına sarkaç sarktı bedenim ...ve darağcının altındaki tabureye kartal ihtişamıyla kondum geri.(Zamanın tersine işlemesinin cilveleri) Kırık boyun kemiğim, tersine sıçrayan zamanla onarılmış halde,maskeli pençeden askeri pençeye iade edildi....Ortaçağdamıydık peki? (Haydi ortaçağda diyelim ama mahkümiyet sebebi bilinmiyor olsun) idamdan işkenceye uğrayacağım zindana voltaladık geri (Hafızanın kadrajında çekilen flashback değildi bu; kum saatinde zaman tersine akıyordu) Zindanda pranga aczime geçti; ciğeri dağlı prometus gibi vuruldum zincire.....Mezarlıktan yırtmıştım en azından seviniyordum buna ama gelecekte akıbetim neydi? Aman yani geçmişte? Tutukluydum burada idamlık mahpustum (Asılıp gömüldüm de ordan biliyorum!) nefsimle vuruldum azap zincirine.....şakırtısı gövdemden taşarken, demir kapı gümbürtüyle açılırken; nöbetçi prangamı bileğimden çözdü. Çözmesiyle geri geri voltamız yeniden başlıyordu(Geçmişin hangi dilimine sıçrayacaktık, ne biçim işti bu! Ama kademeli sırayla sıçrıyordu zaman o kesin) Gerigeri voltamız yeniden başlıyordu; zindan koridorundan geçtik; taşmerdiveni çıktık ve şatonun avlusuna kadar koridoru ,merdiveni falan filan katettik. Avluları,hendeği, mazgalı, kaleleri voltaladık gerigeri. En son parmaklıklı kapının kanatları açıldı ve şatoyu karşımızda bıraktık...Bu gaddar gardiyandan ne vakit yırtacaktım? Taksiratım neydi de asılmıştım? Şato patikasından orman karanlığına daldık; korkunç çığlık arasında, gardiyanla kelepçeli voltaladık geri.... cinayet çığlığı mancınıkla fırlıyor; gelip kudurmuş kasığıma konuyordu. Birden çözüldü kelepçemiz (ama gardiyan hala gidiyordu geri) ve ben durdum!Altımda hayatın cesedi vardı.Kaniçinde kasığından bıçaklanmıştı.Kudurmuş kasığımdan kan katresi damlıyordu kasığına.. Metalik bıçak elimdeydi; delik deşik etmiştim cesedini yani zamanın akışı geçmişe sıçradıkça bu şiirden ben sağ çıkıyordum, kurbanımsa ölü.....(Zamanın geriye doğru akışı durdu bu arada) ve zaman ileriye akmaya başlayınca cürmümeşhut halinde bastırdı gardiyanlar… |
Belki kabus mu demeliydim bilemedim🙂
Hatırlıyorum da galiba bir film vardı böyle zaman tersine işliyordu. İki erkek kardeş hatta sayfanda o filmden bir sahne vardı ve filme uygun da bir şiir paylaşmıştın.
Zaman iyi ki tersine işlemiyor diye düşündüm.
Düz akarken bile bunlar oluyorsa dünyada bir de öyle olsaydı içinden çıkılmaz bir kaos olurdu sanırım.
İlginç fikirler yine aklımda deli sorular dönmeye başladı. Zihni zorlayan ifadeler bunlar.
Selamlar Vortex