Aslında hiç unutamadım ki....
Artık bir anlamı yok!
Ne on dört sevgililer günü şubatın! Ne altı Eyiül evlilik yıl dönümümün! Ne yirmi yedı Aralık, doğum günümün! Ne de gidişine milat olan ön altı Temmuzun! Aslında hiç unutmadım ki... Özellikle, o, kara günü... O, zaman bir anlamı kalmadı, benim için... Bu sevgililer günü, ondört şubattın... Sevginin ayı, günü... Artık bir anlam taşımıyor... Benim için, sevgi bir ömür boyudur... Evet, öyle değil mi? Örneğin: O, seni hiç hatırladı mı? Yani ondört şubatta... Doğum günün de hatırladımı seni... Yani sevgililer günü için, seni o, hatırladı mi? Doğum gününü kimler hatırladı?.. Hatırlanmak, kendisine değer verildiğini hissetmek, o kadar güzel ki... Bazen uzaklaşmak gerekir... Yakınlaşmak için. Bazen hatırlamak gerekir... Hatırlanmak için... Bazen ağlamak gerekir... Hatırlanmak için... Bazen anmak gerekir... Anılmak için, bazen susmak gerekir... Hatırlamak istediklerin arasın da... Sıra da mıyım? Söyler misin ey sevgili? Ve hatırlar mısın? İlk göz göze gelişimizi... İlk elini tutuşu mu? İlk tebessüm edişini... Hani her, gizli saklı, buluşmamız da... Bahar olurdu kışım! Mutluluktan sevinirdim, çocuklar gibi... Gerçek olurdu sanki, düşüm... Gecem gündüzüm... Hele elimi tuttuğun da... Işıl ışıl olurdu iki gözüm! İçimi tarifsiz bir heyecan kaplardı... Sevincimi, saklayamazdı şu deli gönlüm! Dinçer Dayı |