Sızı
Sana bu satırları bir sonbahar günü ilk saatlerinde yazıyorum
Bugün pazar Hava kasvetli ve ağır Gökyüzüm griye çalınmış Dışarıda hafiften bir yağmur Sen ise cama vuran yağmur damlalarında gizlisin Düşüyorsun içime ağır ağır Bakma sen bu kasvetli gökyüzüne Gökyüzü de usanır bu yağmurlarda durur Aklıma gelişleri güneşi doğurur bende Akşam olur yüzüne ayın şavkı vurur Sana bu satırları bir sonbahar gününün ilk saatlerinde yazıyorum Bir yandan bahçemdeki ağaçların yaprakları terk ederken dalı Bir yandan Eylül’de tazelenirken babamın acısı Daha fazla kelame yüzüm yok kanımca Ben hakkını verdim bu aşkın Sevdim işte karınca kararınca Artık sana bu satırları bir sonbahar gününün ilk saatlerinde yazmıyorum Bir hayli zaman oldu geçti üstünden Sonbahar geçti kış bitti artık Bir bahar sabahı uyanıyorum Sen yoksun yanımda Ne önemi var ki gelip geçen mevsimlerin Ben seni bir sonbahar gününde bıraktım Alıştın mı yokluğuna dersen Hayır henüz daha alışamadım Anlaşıldı ben bu satırları sana daha çok yazarım Üstelik sonbahar beklemem Yazarım işte içime düşdükçe sızın Sedat Kesim |