Hani
Sana meftun olan biri vardı şimdi yok artı!
Birlikte otururduk sevda sofrasına. En güzel taamlarla sevda oruçlarının iftarını açardık! Aşkımıza nazar değmesin diye kem gözlülerden kaçardık! El ele tutuşup aşkın patika yollarında gezerken, Muhammedi gül misali kokardık! Sevda ormanlarını sulayan pınar olup coşkun akardık! Ahhh ahhh ne güzeldi o günler! Uydun şeytana bindin enaniyet ve kibir atına! Kursağımda bıraktın yaşama şevkimi. Allah affeder mi seni hiç düşündün mü? Bu üç günlük fani dünyada ömür miadımız sayılı değil mi? Kendini dev aynasında görmen, beni hor ve hakir sayman neyin nesi? Hani, birbirimize sözümüz vardı! Hani, aşkın yollarında bileğimizi kimse bükemeyecekti! Sırtımızı kimse yere getiremeyecekti! Hani, kimse bize yan bakamayacaktı! Hani, herkes bize aşk ve sevdamıza gıpta edecekti! Sevdalılar diyarında her sevdalı bizi konuşacaktı? Ne oldu da değiştin aniden? Aşkın meşakkatli yollarında bıraktın beni bir başıma. Zalimlerden oldun sen de, Hiç mi hiç acımadın gözyaşlarıma! Hani, sen merhamet abidesiydin! Hani, dayanamazdın didelerden dökülen yaşlara! Hani ağladığımda ağlar güldüğümde gülerdin! Hani, bensiz hiçbir lokma kursağından aşağı inmezdi! Hani, tırnağımı dünyaya değiştirmezdin! Ne oldu da bana karşı buzdağı oldun? Hani, ben annen hani ben babandım Hani, ben en yakın dostundum! Hani, ben olmadan oturmazdın sofraya! Hani, ikindi çaylarını içmezdin bensiz! Hani, el ele tutuşup bakışmadığımızda her şey yavan olurdu! Bir anlık firakımda gönlün sıkıntı ve tasa ile dolardı Hani, gördüğün her yakışıklıyı bana benzetirdin! Ne oldu da burnundan soluyorsun? Muhammedi gülsün ama bana geldiğinde kokmuyorsun! Maharetli ellerimle kır çiçeklerinden yaptığım tacı bile başına takmıyorsun! Böyle olmaz ki… 11-18Haziran 2014 |