Niye böyle?
Hadi, söyle!
Ne zaman o senin bildiğin zaman? Hadi, itiraf et! Nasıl bir sevda, bu gördüğün sevda? Hadi, anlat masallardaki gibi büyük bir sevda nı? Eskiden çeme başında aşık olunur... Köy dışında buluşulurdu... Ağaç altlarında muhabbet edilirdi.. Aşklar, halı tezgahlarında dokunurdu... Nakış nakış, ilmek ilmek dokunulurdu... Genç kızların ellerinde sevda şarkıları söyleyerek şekil alırdı... Sevdalıların baş harfleri beyaz mendillere işlenirdi... Isimler yüreklere kazılırdı.. Sevdaların büyüklüğüy duvarlara yazılırdı... Gizlice ve sessizce... Sevdalar saf ve temiz yaşanılır... Sevdalar asil... Sevdalılılar yürekli ve fedakar... Sevdalar da kavgalar da iki kişiliktir... Oysa şimdi?.. Oysa şimdi?... Çorak gönüllere.. Ruhsuz ve emeksiz ekiliyor sevdalar... Bilmem gecenin hangi vakitlerinde... Böyle meşru sevdalardan... İşte, öyle gayrı meşru acılar doğuyor o bedenler... Saf ve temiz kundaklara O günahkar gecelerden arkadaş! Ya, böyle işte arkadaş... Beni herkes sevdaya karşı sanır! Oysa sevda beni nerde görse tanır... Sevdanın Hasreti, tanır... Yıllarca, duyulan özlem bilir... Çekilen acılar bilir... Edilen zulümler bilir... Asıl ölüm tanır... Sevdam, yüzümden utanır... Yüzüm yanlış sevdiğimden utanır... Yorgunum arkadaş!... Yorgunum! Hem de bitkinim dercesine arkadaş!... Senden, anlayış istiyorum arkadaş! Artık, ondan, Ne sevgi isterim! Nede onda bir yudum aşk suyu isterim! Dinçer Dayı |