'AN'ıdüşünmek istiyorum hiçbir şeyi, hiçliği. düşünemiyorum bir ömür bensizliği bir kere bile sarsılmamıştır ay rüzgardan duvarda nefes alan saatler gibi ölümsüz ebedi ve çıldırtıcı dingin. taş yerinde ağırmış ya haketmezki her AN değerlerini. her neresinden inceldiyse ordasından kopar zaman da! zamanla. kendi içinde. hatta siliniverir aramızdan bağladığımız binlerce ışık yılı uzunluğundaki örümcek ağı bağlarımız ve de duyulmaz olur duvar diplerinde ağladığımız. her an sahip olunur her şeye ve hepside aynı olur yine de. değerleri de! kendi cenazesi için sabırsızlanan bir deli oluyorum bazen uzun uzun yazılar yazıyorum ardımdan. her bir paragrafını tanımadığım insanların okuyacağı cenazem başında bir cümlede anlatmak herşeyi bazende göçümün öncesinde son bir kez her AN birer ANı değilmiydi zaten bir ömür değil bir ANdı yaşamak istenen arafta bir yerlerdeyim. cümle yerinde ağırmış! kendimi korumaya çalışıyorum sadece savunmaya çalışıyorum yeni kırgınlık dalgalarımdan. hep şüphelenilirdi benden endişelenmiyorum artık gördüğüm korkunç rüyalardan buna ne deniyor içgüdüsel bir alışkanlık mı kriz mi? hayvansal mı? insansal mı? neyse! neyselse artık. sevmiyorum iç sorgulamaları düzeltim derken her seferinde daha da dağılıverir her nedense iç sorgulama çekmeceleri insanın kendi çekişmelerinin içinde. "herkes gitmiş bir ben kalmışım" olur sonra arkanı döndüğünde. bir ses bir nida bir şeyler fısıldayıverir işte ardından okunanlar bile silinir yavaş yavaş kendi yazdığın satır satır sen tonundayım aşkın! sen tonunda rüyalarım sevdanın "sen" tonunda. sana giden bir trenin çıkış kapısında sızıyorum usulca. sana. az sonra. sen kapısındayım dünyanın son basamağında hanın kendinden inen hareketli merdiveninde, çıkış kapısında son demindeyim hayatın "sen" deminde. sen yolculuğum, son yolculuğum. sen durağındayım seferlerin sen tonundayım duran zamanların. gülden 24 temmuz_3 eylül’08_derlemeler.. |