Benden Şair Olur mu
1
Bir mikrofonum olsa ben de şair olurdum İçli bir melodiyle güzel şiir okurdum Hafif öne eğilip önce selam verirdim Kendimden söz ederek damla damla erirdim Konuşmam tamamlanır sıra gelir şiire Beni titreme alır ter basar birdenbire İnceden keman sesi fon müziği duyulur Az rahatlama gelir işler yola koyulur Mikrofon sağ elimde sol elim sol böğrümde Sağ ayak hafif önde ateş yanar bağrımda Sıra şiire gelir okumaya başlarım Bakarım dinleyen yok birazcık yavaşlarım Bana bakın der gibi birden yükselir sesim İşte tam da o anda biter bütün nefesim Biri işi farkeder yavaş yavaş alkışlar Gözler bana çevrilir tuhaf tuhaf bakışlar Ne ummuştum ne buldum yıkıldı hayallerim Ben belli etmem ama titrer durmaz ellerim Şiir okumam biter anda gürültü diner Kimse dinlememiştir moral sıfıra iner Tekrar selam vererek alkış kopsun beklerim Hazirundan hiç tık yok hebadır emeklerim Mikrofonu veririm sunucu sahne alır Ne hayaller kurmuştum heves kursakta kalır Sunucu özür diler cak sokete uymamış Herkes müzik dinlemiş beni kimse duymamış Birden kendime geldim aman Allah bu ne hal Hiç kalkmadan yerimden hayal içinde hayal Şair şiir okurken kendimi şair sandım Hayal kurduğum yerden alkışlarla uyandım Derin derin oh çektim halime şükrederek Şair olacaksan ol mikrofona ne gerek. 2 Keşke şair olsaydım ben de şiir okurdum Fazıl kadar olmasa lüzum kadar olurdum Bir mikrofon bir kürsü işte sana bir şair Dinleyenler düşünsün olmaz olur vesair Bir yayınevi bulur hemen kitap bastırır Şair oldum diyerek kastırır da kastırır Kitap elinde kalır masraflar sırta biner Reklam girer devreye fiyat iner de iner Olan bitene neden ses çıkartmaz şuara Şuara kisvesiyle çok ses çıkar şu ara İstiklal marşı yazan Akif’e kızanlar var Ayrı milletmiş gibi tekrar marş yazanlar var Yazdıklarına baksan ne akıllı ne deli İğdiş koçlar türemiş Karakoçlar gideli Halktan alır adını halk şairi ozanı Bedava mahlas bulur olur cadı kazanı Cennete sürgün demiş ödüllü yar gülünce Padişaha yalvarmış can boğaza gelince Ben kendimi tanımam şair hepsini tanır Her türkü dinledikçe şairlikten utanır Şehide makber olur şiir cephede mermi Nişancı Akif ise mermi boşa gider mi 3 Hece şiiri yazsam parmaklarım az gelir Kafiye uymayınca çam üstüne çam devir Köroğlu Dadaloğlu koşmaya yan bakarım Bir Çobanoğlu çıkar suya teper korkarım Kaside yazmak şöyle okusam aklım ermez Fuzuli yazmasaydı taşlar suya yol vermez Divan çok ağır gelir Aruz’la baş edemem Rubai Hayyam işi gazeli hiç denemem Şairlik böyle bir şey şiire yük vurulur Muhibbi ve Avni’yle saltanatlar kurulur Dilimi uzun tutsan kement olur boynuma Her Sultan’a bir Hızır ateş atar koynuma Karacaoğlan olsam Çukurova bulamam Toprağa sarılırım ama Veysel olamam Güzelleme yazamam şansım yok aşktan yana Hiciv yazmak istesem küfreder Neyzen bana Duygusal olmayınca zor gelir bana nazım Belki nesir yazarım izin verirse Nazım Naat yazmaya kalksam edep haya ederim Cahilce cümle kursam Üstatlara ne derim Hiç ağzıma alamam Mevlanayı Yunusu Beni bin fersah aşar mevlevilik konusu Otuz beşimi geçtim haddimi aşıyorum Sessiz gemi kalkacak rıhtıma koşuyorum İmge simge anlamam neftesiz bir neferim Bir nağme öğretenin ellerinden öperim Adım İsmet olunca içim ismet olur mu Benden şair olırmu şiir kısmet olur mu 2206/2018 - İ.ANİK |
Buraya yakışacak bir Ankara hatıram var. Ankara’ya bazı güzel yürekli insanları ziyaret için gitmiştim. O akşam şiir dinletisi varmış, beni de götürdüler. Sonra sırayla şairler şiirlerini okudular. Bazıları gerçekten profesyoneldi. Müzikle uyumları süperdi.
Sonra güzel sesli bir arkadaş benim de bir şiirimi okudu. Masadaki arkadaşlara şiirin bana ait olduğunu söyledim. Ondan sonra ısrarla benden bir şiir okumanı istediler. Anadolu’dan kopup geldiğimi, mikrofona, üzerime kitlenen bakışlara alışık olmadığımı, ses tonumun güzel olmadığını söylediysem de ikna edemedim onları. Bir anda kendimi sahnede buldum. O kadar heyecanlandım ki, anlattıklarınızın daha korkuncunu yaşadım. Ancak Şiirde geçen iki kürtçe cümleyi kabullenemeyenler oldu. Tabak çatal sesleri yükselmeye başladı. Yuhlandım. Gözlerimin önüne Ahmet Kaya’nın yaşadıkları geldi. Sonra birkaç arkadaş apartopar çıkardılar beni mekandan. Ramazan Topoğlu ağabeyim (umarım afiyettedir) kendisinde kalmam konusunda ısrar ettiyse de gitmek istedim.
Metro istasyonuna götürüp otogara yolladılar. Şimdi bunu neden anlattım bilmiyorum. Yazdıklarınız çok eğlenceli, Çok ironik, çok tadındaydı.
Teşekkürler:)