Fuzuliye Fuzulice nazîre(SU)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir Ramazan akşamı iftar saatinde TRT 1 de fuzulinin su kasidesini dinledim
Az çok arabca bildiğim halde bir şey anlamadım, çoğu kelimeler farsça olduğu için. Ve o zaman anlaşılır bir nazîre yazmaya karar verdim, bayram da iyi bir fırsat oldu becerebildimmi bilmiyorum ama ihlasla iyiniyetle yaptım ve paylaşımınıza arzettim. Hatalar kusurlar bizim iyi yönleri FUZULÎ’NİN baştan 22 Beyt ona ait olan beytlerin tercümesi gibi, sondan 8 beyt bana ait. SAYGIYLA ARZEDERİM EFENDİM Dökme ey göz yaşından, gönlümdeki nâr-e su, Kimler aşktan tutuşan, vermez harap yâre su. Bilmiyorum kubbe mi, su rengine bürünmüş, Yoksa gözyaşlarım mı, orada pervare su. Parçalansa da gönlüm, bakışlarından şaşma! Akar kaya yarılır, dağdan hare-hare su. Yaraladı kalbimi, ok gibi kirpiklerin, Dertle içince gönlü, eder pare-pare su. Yorulmasın boşuna, bağban durup dinlensin, Bir gül açılmaz sensiz. çok dökse gül zar-e su. Hasretine ağlarken, ıslansın kirpiklerim, Gül isterken dikeni, memnun eder sare su. Gamlı günde hastaya, çok görme bakışını, Karanlık gecelerde, yahşidir bîmâre su. Arzula Sevgilinin, ok gibi kirpiğini, Yanmışım aşk bağında, benim için are su(ara). Ben cemâline müştak, sofi Kevser istesin! Sarhoş şaraba vurgun, hoş gelir huş yar-e su. Bak akıyor mecrâya, hayat bulduğu yere, O da âşık mahbuba, dönüyor seyyare su. Bent olup kesmeliyim, cânâna giden yolu, Rakibim olmuş benim, akar o diyar-e su. Ellerini öpmenin, arzusuyla ölürsem, Toprağım testi yapın, ikram edin yâre su. Kumru figân ediyor, serv-i inat içinde, Ayağına kapanıp, serv-iye yalvar-e su. Gülün dalı hileyle, bülbül kanını içer; Renk vermek için güle, ne olur kurtar-e su. Zor olanı başarmış, temiz ve pak kalarak, Bende olmuş da emîn, Ahmet’i muhtar-e su. İnsanların seyyidi, denizin incisidir, Söndürür mûcizesi, döker de eşrâr-e su. Kızgın çöllerde nebî, parmağından akıtır, Zavallı hayret eder, zem-zem olur hâr-e su. Dost-u pak zehir içse, şifâ bulur kurtulur, Düşmân-ı Kevser seçse; açar derin yâre su. Yıllardır taştan taşa, vurup başını gezer, Ravzaya varmak için, mecnun ve avare su. Gam ateşi düşmüştür, yanık gönlüme nâr dan. Ümidim şefaatin, gönder garip daâr-e su. Methi sena etmekle, inci oldu sözlerim, Nisan yağmuru gibi başladı imar-e su. Arzum şefaatinle, pak cemalini görmek, Yangınım geçer belki, dök de bir miktar-e su. &&& Su hayattır hayat su, aslı ravza da onun, Hazan olmuş muhitte, Her şeye pak çare su! Gönlümün inşirahı, himmetine bağlıdır, Duy dilimdeki ah-ı, Firdevs den aktâr-e su. Lâyık olmadık sana, uyduk nefse şeytana, İltifatınla gönder, hoş yardan ağyar-e su. Yeryüzünden yükselir, bulut olur semada, Oradan tekrar iner, sanki bir tayyâre su. Görmedik seni amma; görmüş gibi inandık, Âb’la kapına geldik, bize de yalvâr-e su. Bu ne azim bir sevgi, on dört asırdır akar, Dağlardan aşar gelir, dostuna koşar-e su. Kara kuru bir çınar, ümmetin susuz yanar, Beraat kandilinden, damlat bağ bostan-e su. Hazırlanmış pak sofra, buldum kondum hazîr-e, Fuzuli ilham verdi, oldu bak nazîre su… Salih Yıldız…30.09.2008 . |
Yüreğiniz ve kaleminiz sağ olsun efendim.
Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Rabbime emanet olunuz.