KARA BİR MAZERETParça paça, esmer bir uyanışla demir atar sözlerim, köhne bir limana. Mahiyetini kaybetmiş onca bekleyişim tozlanırken mazide sahipsizce, Bir damla mürekkebin on şiddetindeki fırtınasında, can çekişir yüreğimin getirileri. O bir kare beyazlığa kürek çeken dizeler, soluklar bedenime hasretin hüznünü. Yüreğimin titrek seslenişiyle, hala masum hane gel derim o gözlere Hareli bir sevmeye dahi hayatı açamamışken, sana gel derim kırık kalemime inat Delirmişim, Tüm şairlerin yıkılmışlığıyla, çıldırmışlığıyla, kırılmışlığıyla, Ve güldüren dizeleriyle, delirmişim. Bilirim. Gün karşıya salına, salına gelirken, kudretim siyahın mahkûmu olacak, sönen bir kandille Bırakmayacak dilimi o hüzzam şarkı yine, notalarım sancılı bir karaya dökülecek Arzu hal/im destandan, rivayetten sorulduğu halde, tek heceye ulaşamayan bıçağım olacak Aşk halimse, yaktığım alevinin suya yansımasıyla doğacak griye. Kesmeliyim derim, kimse dermeden kara bir mazereti hasat düşleyerek. Ve keseceğim. Şurada bir sevmek yatıyor, Şurada hiç sevilmemek, oturmak için bir bank sırasında bekliyor Şurada, siyahı kendime mazeret edinen duruyor. Tam şurada ise, gözleri kahve renge denk, bir bedenin en boş yeri, kalbi atıyor. Ünal 20.09.08 Moskova/Rusya |