GÜZEL İSTANBULGÜZELİM İSTANBUL Yine sensin hayalimde Kim bilir belki rüyalarımdasın. Eski İstanbul Düşünüyorum da neler yaptılar sana diktiler koca gök delenleri kesip ağaçlarını Sen bunlara layıkmısın. Bilmiyorum. Eskiler derlerdi yedi tepe İstanbul diye şimdi kaç tepesin. Kalmadı eski özelliğin eski güzelliğin Hani nerde cumbalı evlerin meyve ağaçları içindeki köşklerin yalıların Yasemin kokan hanımelilerin mor salkım çiçeklerin duvarları saran. Arnavut kaldırımlı daracık yolların. Aşıkların gezip tozduğu aşıyanın emirganın çamlıcan nerde Sandalların dolaşıyor mu Göksu da Yok anlatmakla bitmezsin eski İstanbul um Topkapın sarayların köşklerin hala duruyor biliyorum, Çok kişinin uzaktan bile göremediği kimilerininse kasvetli dediği o muhteşem köşklerin Hala duruyor da Altını kazdılar be İstanbul um labirent gibi oydular yollar kısalsın diye boğazın altından bile yol yaptılar üstünün köprüleri yetmiyor gibi Bilmem memnun musun adın İstanbul ama ucu yok bucağı yok her yer istanbulmu ki Öyle büyüdün öyle büyüdün ki Sanırım sen bile bilmezsin nerdesin, Tarihi anlatan surların var unutulmamak adına Camilerin var işte İstanbul onlar dimdik ayakta yatırların var bekleyen İstanbul u Emir sultan miski amber kokan seni unutturmayan Daha niceleri var Sen ne anlatmayla bitersin ne seni öven kelimelere kalem yeter Gün doğarken senin üzerine boğazın suları bir başka olur Kızıllaşır ufkun belki umutsuzdur güneş zor doğar b u büyük şehirde ne çok insan yaşar kimi mutludur yoktur tasası düşünmez ekmek parası düşündüğü gününü nerde nasıl geçirmektir kalkmak istemez bile kuş tüylü yatağından kahvaltısı yatağına gelir. Nerden geldiği bilinmeyen dolarlarından. Öyle bir kesim vardır koşmaca yaşar hayatı işçisi memuru duraklarda araba kuyruğunda yettim yetişemedim diye Ya fakiri fukarası yollarda mendil satan çocuklar arabaların altında kalmak bahasına camları silelim ağabeyler diyenler mendil açıp dilenenler Gün nasıl doğar bu İstanbul a Doğuyor işte ağlayana da gülene de doğuyor işte Ey koca şehir sana ne demeli bağrında taşıdığın yükün ağır sabrın en büyüğü sana lazım Kalmadı ki ağaçların nerden nefes alıyorsun Yağdı mı yağmurlar seller götürüyor her yeri ne iş yerleri günah değimli bu insanlara Düzensiz yerleşim ve ağaçsız İstanbul Ne denir ki yinede güzelsin bağrında yaşattığın erenin evliyanın duaları ayakta tutuyor seni Doğal değil de suni güzelsin İstanbul boğazının güzelliği Kızkulesinle sana veda ediyorum GÜZELİM İSTANBUL |
Taşın toprağın altın
Kim bilir sen
Ne aşklar yaşadın
Diyordu bir şarkı,doğruydu çok büyük aşklara mesken olmuştu bir zamanlar İstanbul..
Oysa şimdi bu taş betonlar arasında aşkı arada bulasın..
Youtube da eski İstanbul videoları var,o kadar güzel ki insan izlemeye doyamıyor.
Değerli Şairem,
Yazan yüreğinizi kutlarım.
Yürek sesiniz daim olsun.
Selam ve saygılarımla...