AŞS - NADİR GÜL BİZDEDİR
NADİR GÜL BİZDEDİR
Ehli dünya bilsin ki, harabat ehliyiz; Viran etme bahçeyi nadir gül bizdedir. Kaf Dağı’ndan geliyor zümrüdü Anka’mız Gönlümüzden gönüle geçen yol bizdedir. Derya deniz sabrımız doldurur ummanı, Kar boran çökse başa etmeyiz isyanı, Verdiğimiz söz ile çiğneriz cihanı Aşka adanmış gün, hafta, ay, yıl bizdedir. “Ben” demeyiz “Biz” deriz aladır sesimiz, Olursak birlik - dolar helalle tasımız, Sevincimiz coşturur; gam döker yasımız Aşkın baş döndürdüğü güzel hal bizdedir. Kiminin akrep dolu gönlü ile cebi, Şavkı vurur aleme yüzünden edebi, Titrer gönül telimiz görsek bir garibi Herkese huzur veren tatlı dil bizdedir. Karpuzu Büyük Hasan Dede asıl ismim, Temeşvar’da bulunur görünmüştür resmim, Aynada bir yansıma hakikatte cismim Sabırla gönüllerde olan bal bizdedir. Güzelliği dileriz, imtihandır hayat, Ressam Halil, işimiz aşkla olan sanat, Mazlum yoksul garibe gereriz kol kanat Alan eli görmeyiz; veren el bizdedir. Halil GÜLEL Düsseldorf / 22.01.2020 (Atalarımla Şiir Sohbetleri) Not: Türk’ün bahtının döndüğü İkinci Viyana Kuşatmasında bulunan sipahi subayı Kurtoğlu Yıldırım dedem; uzun süren kuşatma esnasında yeniçerilerin arasında bulunan Aşık Hasan ile tanışır. Karşılıklı sohbetlerinde şiirler söyleyip askeri coştururlar. Arasıra Sefil Hasan mahlasını da kullanan Aşık Hasan, Bektaşi tarikatına göre dini telkinler içeren şiirlerde söyler. 12 Eylül 1683’de Viyana bozgunu başlar. Kırım Han’ı Murat Giray; “Birazda Osmanlı’ ın anası ağlasın!” der ve Jan Sobieski kumandasındaki yardıma gelen Polonya kuvvetlerinin adeta Tuna’yı geçmesini seyreder ve önünü kesip durdurmaz: Halbuki bu gelenleri durduracak güçtedir. Murat Giray Han, sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın emrini yerine getirmemiştir. (12 Eylül 1683’te vuku bulan bu çekilme 09 Eylül 1922’e kadar sürecektir.) olsun Aşık Hasan bu savaşlarda yaralanır ve Aşık Gazi Hasan mahlasını kullanır. Yarası iyileşinceye Kurtoğlu Yıldırım dedemle Budin savunmasına katılır. 1686’da Budin (Budapeşte) düşünce birlikte Belgrad’a çekilirler. İki sene Belgrad’ı canla başla savunurlar. Artık bozgun başlamıştır. 1688’de Belgrad’da düşer. Kurtoğlu Yıldırım dedemle Aşık Gazi Hasan Temeşvar’a çekilirler. Bu acılı dönemi şiirlerinde şöyle işleyip milletin hislerine tercüman olmaktadır. “Kimi şehit oldu, kimi giriftar, Kafirin elinde inler zar ü zar, Estergon’la Budin -Eğre’yle Uyvar Ele geçmez Şahım yorulmayınca.” NE ÇEKER KULLARIN SERHAT İLİNDE adlı bu şiirini İmparatorluğun merkezindeki Sultan II. Mustafa işitir. Padişah II. Mustafa’da İkbali mahlasıyla şiir yazan bir şairdir. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen ve gençliğinde Karaman Medresesinde iyi bir eğitim alan Türkmenlerin Beydilli boyundan olan Aşık Gazi Hasan; Bektaşilik konusunda büyük bir bilgiye sahip ve dervişleri olan bir “dede” olarak İstanbul’da Sultan II. Mustafa’ya şiirlerini sunar. Sultan kendisini takdir etmiştir. İstanbul’da kalmasını istemiş ama Aşık Gazi Hasan Dede, Anadolu’ya geçip doğduğu yerlerde yaşamayı düşündüğünü söylemiştir. Padişah da ona vergi alınmamak şartıyla çiftlik bağışlamış ve büyük bir emekli maaşı bağlamıştır. Kurtoğlu Yıldırım dedem onun yanında yedi yıl kalmış. Çiftliklerinde en büyük karpuzları, en nefis üzümleri yetiştirmişler. Engüri’nin Kırıkkale civarlarında artık onun namı KARPUZU BÜYÜK HASAN DEDE olmuştur. Yedinci yılın sonunda NADİR GÜL BİZDEDİR şiirini Hasan Dede’ye okuyan dedem, onunla helalleşerek memleketi olan Denizli’nin Demirciköy’e bağlı Seyidibala’ya dönmüş ve ailesine kavuşmuştur. |