Bu Şiir Kalbimin İstanbul'a Olan Tutkusunun AynasıdırŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Görmeden aşık olunası şehir İstanbul 🧡
Ey İstanbul !
Hayalimde,düşümdesin Bir iz düşümü, kalp gözümdesin... Naçizane bir miktar kabiliyetimle Seni görmeden tüm mahcubiyetimle Seni yazmak gibi büyük işlere kalkıştım Tüm samimi niyetimle... Sanki bir zat Sanki kanlı - canlı karşımdasın Sana olan bu aşkım Hissettiğim bu sıcaklık Bu yakınlık, İsmini andığımda Tablolarda gördüğümde Ruhuma uğrayan bu canlılık Dinmeyen özlem Bitmeyen bu hasret neyin sesi Hangi kıyına vuran, hangi dalganın sesi... Ey İstanbul ! Gelsem yanına Dokunsam toprağına Çıksam tepelerine İnsem kıyılarına, Belki bu hasret bitecek Belki bu özlem dinecek... Ey ruhu olan şehir Ey duyguları talan eden Ey kendine aşık, Şahsına maşuk İstanbul ! Galata için çarpan yüreğime ,bir davet gönder ! Kız Kulesi’ne meftun gönlüme, bir el et ! Boğazın çınlasın kulaklarımda Köprülerin uzansın gönlüme... Uzak diyardayım Yol yok sana varmaya İz bulamam izini sürmeye... Ben aciz, ben perişan Sendedur azamet Sendedir haşmet Tılsımlı şehirsin , Keramete erdiren bir sihirsin İstanbul İstanbul İstanbul ,diye ismini mısralara kazıdığım Bereketli kalemimsin... Ey İstanbul ! Altın pırıltısı şiirler yazdırır Altın rengi ışıkların... Erguvan morudur bahçelerin, bağların Bir başka mavidir denizin, kıyın,kumsalın... Şafak kızılı Gurup kırmızısıdır tan yerin Sonbahara kafa tutar , servi yeşili ağaçların, göllerin... Lalelerin âl Gül’ün pembe Gökkuşağından izler düşmüş her bir rengine... Ressamları kendinden geçirir Şairleri sarhoş edersin 72 milleti bağrına basar Öf bile demeden taşırsın... Ey kutlu şehir ! Ey kutsanmış İstanbul ! El et , gel et Beni de bul, beni de kabûl et... Yıllar geçti asır asır Ki bu kul vuslat aşkıyla alevlendi Haliç’in sevdasıyla harlandı İçten içe , uzaktan uzağa közlendi... Ey kalemimi, kelâmımı, girdapların içine çeken İstanbul ! Kalbim , gönlümün yolunu keser Bir bilinmez ki bu aşk-ı şehir Yavaş yavaş beni içine çeker... Tehdit eder gözlerimi denizin , Kirpiklerimden dökülür Köpük köpük dalgaların... Ey İstanbul ! Eğer nasip olsaydı sana gelmek Barınmak için talebim olmazdı Bastığım her karış sığınağım, barınağım olurdu... Tophane’den , Demirli bir tekneden Seni seyreder , Hiçbir şairin yazmadığı Şiirler yazardım sana Sarayburnu’na bağdaş kurar Topkapı Sarayı ’nı mısralara kazırdım... Gece Tepebaşı’na çıkar , Üsküdar’a , Fenerbahçe’ye , yüreğimi gönderirdim... Süleymaniye Camii ’sine dalardı gözlerim Sultan Mahmud ’un , Yangın Kulesinden intihar eden bakışlarım, Galata ’da dirilir, can bulurdu... Boğaziçi’nde bir kahvehaneye götürürdü beni ayaklarım Bir elimde çayla Bir elimle yolcu ederdim kayığa binenleri Kırmızı bir mendille uğurladım gidenleri... İşte oturdum İstanbul Yorgun bir tabure çektim, seni yazıyorum Seni yazıyorum, saray saray Tepe,tepe Minare minare Ev ev Evleri devleştiren seni Yalı yalı Köşk köşk Meydan meydan Yol yol Camii camii seni... Osmanlı diyor kalemim Fatih diyor kelâmım , Kutlu kutlu Zafer zafer Fetih fetih çarpıyor yüreğim... Seni yazıyorum İstanbul ! Bazen bir kumsal kahvesinde Bazen Salıpazarı İskelesi’nde Bazen Marmara Surları ’ nda Bazen Sarayburnu Bazen de sahildeki hüzün burçlarında... Seni yazıyorum İstanbul ! En çok da Ayasofya’da Ayasofya Camii ’ne benzer nice camiilerin avlusunda.. Maneviyat kokusunda , Kemer ,açıklarında , Birbiri üstüne istiflenmiş evlerin çatılarında... Kıyıdaki yelkenlilerin havuzluğunda... Sana bakıyorum İstanbul ! Dört elle sarılarak Lumbozlara , Seyrediyorum eşsiz manzaranı... Tophane sırtlarına yaslıyorum sırtımı Vapur baharları okşuyor ruhumu... Boğazdaki Koyu ’dan naralar atıyorum Bacası tüten küçük teknelere , Fırtınayı haber veriyorum Tarabya’dan Beykoz’dan Büyükdere’den... Yürüyor yüreğim Dolmabahçe Sarayı ’na, Küçük Çiftlik deresinden, Güç,bela kurtuluyorum Bayıldım Bahçesi’ne atıyorum kendimi, Balaban , Üsküdar iskelesine, Demirliyorum düşüncelerimi... Eyüp Tepelerini aşıp Pierre Loti kahvesinde, değnek tutan aşıklara karışıyorum... Sonra, Dolmabahçe’den sessizce uzaklaşıp Beşiktaş’ta alıyorum soluğu, Kız Kulesi açıklarından Öfkeli dalgaları izliyorum... Göğe yükselen dolunayın ışığından Aşikâr aşkımı gizliyorum... Ortaköy desen, Orada mehtap bir başka karşılıyor İstanbul’a olan aşkımı Ne kadar kaçırmak istesem de bakışlarımı, İki şerefeli camiiler yakalıyor yalvarışlarımı... Ey içimdeki dert , Yüreğimdeki kent İstanbul ! Yüreğimde kayboldun Yüreğinde beni bul... Ey aziz İstanbul ! Seni görmeden ölürsem eğer, Bendeki ismini sevmek bile, dünyalara değer...📌 |
Bence en güzel ve sevdiğim boğaz manzarası
İyi akşamlar dilerim