Mâl-i Hülyâ Derya Muamması
Kalabalıktan muamma hüsnasına
Denizdi bahanem, rüzgara yenilen saçların Başıboş mavna karışır gecenin ıssızlığına Keyf-i çakır küllerdi yanıp sönen Oysa bilmez mavna dolusu hayali yüksüzlüğü Pencerenin ardında gözü yaşlı deniz Manasız gülüşler çürük düşlü geceler Yurtsuz garib varmaya hüsn-ü âleme Atar yemsiz oltayı mâl-i hülyânın bağrına Ornu cima mahlasında başıboş vaadler Sarmaz ola saf-ı ak ruhları Bahri uldız sefasında keyf-i çakırın sigarası Vakti vasıfsız kalem varır siyah aydınlığa Ahval-i mübremim olmuş mâl-i hülyâ Eşkar-ı bî-dil gibi ruhsar-ı açıp yâr Es kenç alır zehr-i mehlikâ mürai handan Döndürür genci telü zibendeye Mübremi mâl-i hülyâ deryasında Ne demeli boğulup giden câna Uzatılmayan elden ne hayır Ötede mütereddit gözlerle süzer gencî han İhtimam ile inşâ edilen kalmaz yarına bî-dili han |
bahânesi bahr ı çemende bî heft û hezar
âhiri bâtında ol efkâr ı nizam ile söyledi
seyr i sefer eyledi aç gelip toklar
sahray ı leyl vü girye yi umman içün
her kim ola ki ondandır bile
ebedî üryan û şavt ı bezirgân
😐denedim fekat
biseyler yazmışa benziyorum mu yum dur
cahilce biliyorum😶