PİŞEN YURDUM BİŞEK
Bin iki yüz yetmişlerin zamanı,
Çevresinde gitmişlerdi ileri, Osmanlının ilk kurulduğu anı, Ören Mevkisinde Ören Beyleri. Aşiretten ve alevi soyundan, Gelişleri dahi Maraş Boyundan, Hep içmişler Kazmalının suyundan, Ören Mevkisinde Ören Beyleri. Çanak, çömlek, testi çoktan yapmışlar, Demir ustalığını hemen kapmışlar, Orak, çekiç, tırpan, kılıç yapmışlar Ören Mevkisinde Ören Beyleri. Kalınca duvarlı yapılardalar, Avlulu, çatallı kapılardalar, Büyük İstanbul’u yapıladılar, Ören Mevkisinde Ören Beyleri. Cennet gibi bahçeleri, bağları, Etrafında bir sur gibi dağları, Çalışır genç, yaşlısı, ağaları, Ören Mevkisinde Ören Beyleri. Sonra geldi Kaplan Beyi yakına, Komşu oldu İstanbul’un halkına, Dedi Kaplan Bey: ‘komşudan sakına’, Kaplam Mevkisinde Kaplan Beyleri. Kaplan Beyler Hanefi’ye uymuş, İki bey birbirine saygı duymuş, Kaplan Bey de Küçük İstanbul koymuş, Kaplan Mevkisinde Kaplan Beyleri. Gördüler ki Ören halkı çok çağdaş, Karar verip oldular dost, arkadaş, Uzun yaşadılar sanki bir kardaş, Kaplan Mevkisinde Kaplan Beyleri. Günlük güneşlikti bütün günleri, Kız alıp verme gibi, düğünleri, Aynıydı bunun dışında dünleri, İki İstanbul’un halkı beyleri. Gökyüzü karabulut oldu birden, Sanki bitti kara kediler yerden, Beklenmedik eserlerdi beşerden, İki İstanbul’un halkı beyleri. Âşıklar el ele verip kaçmışlar, İki köyün arasını açmışlar, Kinlerini ortalığa saçmışlar, İki İstanbul’un halkı beyleri. Ekin yakma, ağaç kesmeler başlar, Kaçırılır dağlardan büyük başlar, Her iki beyler de cinayet işler, İki İstanbul’un halkı beyleri. Dostken büyük düşman oluverdiler, Sanki şeytanları salıverdiler, Yıkıp yakmaya da dalıverdiler. İki İstanbul’un halkı beyleri. Kalanlar terk etti yurdu yuvayı, Kazanan iblisti büyük davayı, Yangın bile kuşatmıştı havayı. İki İstanbul’un halkı beyleri. Bekir baba seksenlerin içinde, Tek başına kaldı orman içinde, Yeniden ev kurdu yangın içinde, Yurdum yanmış pişmiş, ben de pişerim. Yanına gelenler sordular hali, Anlattı hep Bekir baba ahvali, Bir iki derken de oldu ahali, Baba senin ile biz de pişelim. Hem aralarında hem soranlara, Müsaade isteyip de duranlara, Bekir baba deyip ev kuranlara, Benim gibi pişen yerdir buralar. Acı tatlı yıllar asırlar geçti, Asırlar içinde çok sırlar geçti, Sırlarla birlikte hasarlar geçti, Eşrefi’de pişti şükür Bişek’te. EKREM GÜRER (YOZGAT 1999) |