Kalemimden Yükselen ÇığlıklarımKalemimi hiddetimle fırlattım! Baktım ki İnatla duruyor hala karşımda Hatta kırılmamış… Yazmaktan ömür sayfam hayli kirlendi Yazarken çığlığı sel gibi geliyordu üzerime! İçimde yanardağ Ucuna basa basa kuruyordum kâğıtla ölümüne bağ! Yazdığımdan ötürü her günde Kim okursa bırakmıyordu sağ Yok olacak gibi değildi kündeyle… Durur karşımda Sanki yıkılmaz gibi dağ! Yakmalı kalemi Uçsun varsın külleri… Ağlatsın Çocuklarıyla kalmış dulları! Parayı ne yapayım Sevdiğim ölmüş derken Savrulsun değersiz pulları… Lakin bir kalem ölür diğeri açılır Ben yazmazsam başkası saçılır Dert varken hangisinden kaçılır Benimkisi çocuksu veryansın! Fırlattığım kalem karşımda çıldırasıya gülüyor Baktıkça ona yüzüm, betim benzim soluyor! Almazsam yine elime Dur diyemeyeceğim lafazan dilime Lakin kim dinler ağzımdan çıkanı Sel gibi akanı… Kalemi yeniden açtım Sivrildi… Dudaklarım kapandı! İçimde ne varsa Deprem etkisiyle Satırlara devrildi… Okuyanın vay, vay haline Bulacakmış gibi okur hazine Vurmak yerine dizine Çare arar başkasından beyhude… “Oku” Kalemin yazdığını değil! Bak etrafına Yaratmış yaratan nasıl da ehil… Suskun dil Tükenmiş pil… Yusuflar oturur Bak Kuyuda eğil …/ Kâbus nöbetleriyle uykudan ayıldığımda Kuyunun karanlığına inandım durdum… Gecelerimi korkuyla süsledim kurdum Bedenimden ötesi değilmiş asla yurdum Ondan ayrıldığımda, Kalemim verdi son kez selam Dedim “Aleyna aleyküm selam!" Toprak taneleri üzerime kar gibi yağarken! Al sana işte gerçek Değişmeyen sonsuz erek Boşa korkmuşsun Boşuna ödlek… Saffet Kuramaz, 03.02.2024, Ankara |
Saygı ve selamlar.