Arka bahçesinde İstanbul
sur dibinde boğazlanan gencin feryatları
sancısı topuklarıma inen bir şamar oldu yüzüm de tam da bir türkü tutturmuşken feleğe yüreğimde ki efkarı eziverdi meş-um gece kolalı gömlek baston derken kaytan bıyıklı katibe süzülüverdim arka bahçesinden İstanbul’a gizlice karışırken zincirlerine bakirelerin inlemeleri son şehveti ile can çekişen bir hayvanın hırıltılarıyla saltanat ölümün şaşkınlığında hamam tasında düşüverdi önüme anaların gözyaşları yol Viyana’dan beddualarında biz ninnilerimizle dağılmışız uykunun saflığında iplerini koparmıştı bir kere zaman ağlamaklı olur mu ki hiç tarihin tozlu raflarda affı düşmeyen oyalı mendilleri arıyorum kaldırımlarda cumbası olmayan marsık kokulu evleri çocuk gülüşlerinde baktıkça kanlı gömleklere kan düştü şiire ağlıyorum seni yazmadım say bu gece İstanbul utanıyorum naçizane dertleştik ama içimde inceden aşkın İlahi bir yeşilde mi sırrın bilemedim anlaşılmazsın Seni bırakalım en iyisi tarihe tarihçiler yazsın mersaus 19/02/200………. |
düşmeyen oyalı mendilleri arıyorum kaldırımlarda
cumbası olmayan marsık kokulu evleri çocuk gülüşlerinde
baktıkça kanlı gömleklere kan düştü şiire ağlıyorum
seni yazmadım say bu gece İstanbul utanıyorum
naçizane dertleştik ama içimde inceden aşkın
İlahi bir yeşilde mi sırrın bilemedim anlaşılmazsın
Seni bırakalım en iyisi tarihe tarihçiler yazsın
Ah Mersaus...şiirini tırmandırmışsın yine... yıldızlara doğru... pınarı açık bırak... hep böyle aksın...