İNCEÇAYIRLI GAZİ KARA SALİHYoktu henüz seferberlik ülkede, İnmemişti Çanakkale’ye düşman, Her tarafta birlik vardı ülkede, Asker oldu kınası da çıkmadan. Kara Salih derdi anası ona, Yakıştı damatlık kınası ona, Hasan Ağa uğurladı eliyle, Sanki oldu asker kınası ona. Silah oldu hayatının parçası, Köyde kaldı arkadaşı, goncası, Yemen, Bağdat, Çanakkale görüldü, Başladı ülkede savaş sancısı. Gezmediği ülke, diyar kalmadı, Gözün gördüğünden asla yılmadı, Salih Çavuş geçti bölük başına, Salih ile bölük, yara almadı. Kocabıyıklı idi bir komutan, Tanıttı kendini: Mülazım İhsan, Komutan Ali İhsan çok memnundu, Hem bölükten hem de Salih Çavuştan. Salih Çavuş, Rus’a esir düşmüştü, Tam on yıl esir kampında pişmişti, Çok sabretti, hiç kesmedi ümidi, Esaret, Salih’te yara eşmişti. Rus’la güreş oyunları oynandı, Sorgunlu pehlivan hemen yaylandı, Galibe, on kişi azat hakkı var, Salih Çavuş on kişiden oylandı. Rusya’dan çileli yolculuk başlar, Vız gelir Salih’e dağlar ve kışlar, İlkbahardı geldiğinde köyüne, Başına gelmedik kalmadı işler. Asker olduğunda gitmişti eşi, Küçüktü, gitmeden erkek kardeşi, Tanımadı hiç kimse, hatta annesi, Kurtardı kalçadaki bir ‘ben’ işi. Yozgat vilâyeti, İnceçayır’dan, Salih geçmez, köyündeki bayırdan, Çok gördü geçirdi iller, ülkeler, Geçmedi yurdundan, bağdan, çayırdan. İki kardeş için düğün yapıldı, Bütün köylü heyecana kapıldı, Ala öküz kurban oldu Salih’e, Gazi Salih, EŞREFÎ gibi kaldı. EKREM GÜRER (YOZGAT 2001) |