KAZIK!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın KAZIK
Geçmeyin a dostlar kazık deyip de Kim bilir kaç göze battı bu kazık. Seksen yıl ıslıkla oynadı ipte Üç asır çırçıplak yattı bu kazık. Akşama yağ oldu, sabaha törpü Dağlarda tavşandı, ovada kirpi. Uykuda düş yerken tarlanın turpu, Hıyarın karnında bitti bu kazık. Yaşadı aklınca ak gölgelerde Açıldı ufkunda aşk, perde perde... Türlü dolapların döndüğü yerde Kaç kazığa kazık attı bu kazık. Mideden konuştu, cepten yaşadı; Fikrin göbeğine yazıldı adı. Her gün bir ahıra gönül bağladı. Her sabah bir dalda öttü bu kazık. İplikçe sarıldı zaman iğine; Kağnılar geceydi gün geçtiğine. Bakmayın yüzünün güleçliğine, Sayısız kazıklar yuttu bu kazık. ABDURRAHİM KARAKOÇ
KAZIK
Bıktık da usandık bu kazıklardan Batmadık yer bırakmadı bu kazık! Kazık çıktı hattâ şu azıklardan Yatmadık yer bırakmadı bu kazık! Sakınmak ne mümkün her bir cebinde Her gün soframızda yemek kabında Gece gündüz burnumuzun dibinde Bitmedik yer bırakmadı bu kazık! Göz dikip folluğa, yumurtalığa Delik deşik edip tam ortalığa İşi gücü vurur hep zartalığa Atmadık yer bırakmadı bu kazık! Altında, incide, takı küpede Giyimde, kuşamda, aba kepede Her zaman her yerde yüksek tepede Ötmedik yer bırakmadı bu kazık! Sivrilikle böbürlenip kabarıp Gücü yettiğini alıp götürüp Önüne geleni silip süpürüp Yutmadık yer bırakmadı bu kazık! Murat Kahraman Murâdî 09.12.2023/İst. Not: Bu eser Merhum Üstad Abdurrahim Karakoç’un “KAZIK” adlı eserine nazire olarak tarafımdan yazılmıştır. Bilvesile merhum Abdurrahim Karakoç Üstadımızı Rabbim rahmetiyle ve cennetiyle taltif eylesin, rûhu şâd, mekânı cennet olsun. |