Kim Ne Ekerse Onu Biçerİyiyi emredecek kalmamış söz, Neden böyle diyerek yanmamış göz, Genim bozuldu diye solmamış öz, Ahlaki çöküntüde yok, kalmamış… İnadımsa inat der okur lanet Yetim hakkını yemek olur adet Kime ne der öderim bulur diyet Diyen yüz diyen mert de yok, kalmamış… Sonra birikir günah dolu dağlar Olmayınca niyetler topu ağlar Hak tecelli eder de yolu bağlar Mahkûm ettiren celse yok, kalmamış… Filistin’e durmadan tank doluyor Nedensiz bombalarla ev bark soluyor Yeni doğan bebekler bak ölüyor Ateşkes diyen dilse yok, kalmamış… Kim ne ekerse onu biçer lakin Masuma dokunur dert akın akın Doğa bile çıldırmış yağar bakın Kul öldürmemiş selse yok, kalmamış… Saffet Kuramaz, 06.12.2023, Ankara |
İyiyi emredecek kalmamış söz,
Neden böyle diyerek yanmamış göz,
Genim bozuldu diye solmamış öz,
Ahlaki çöküntüde yok, kalmamış…
İnadımsa inat der okur lanet
Yetim hakkını yemek olur adet
Kime ne der öderim bulur diyet
Diyen yüz diyen mert de yok, kalmamış…
Sonra birikir günah dolu dağlar
Olmayınca niyetler topu ağlar
Hak tecelli eder de yolu bağlar
Mahkûm ettiren celse yok, kalmamış…
Şair, toplumda yaşanan ahlaki çöküntüyü ve bunun sebeplerini eleştiriyor. Şiirin ana fikri, iyilik ve adalet duygusunun kaybolduğu, inat, bencillik, haksızlık ve günahın yaygınlaştığı, hakikat ve hikmetin unutulduğu bir toplumda insanların mutlu olamayacağıdır. Şiirin özeti şöyle olabilir:
Sözün değersizliği: Şair, iyiyi emredecek sözün kalmadığını, insanların kötülüğe karşı ses çıkarmadığını, özlerinin bozulduğunu söylüyor. Ahlaki çöküntüde yok, kalmamış mısrasıyla her dörtlüğün sonunu bağlıyor.
İnancın zayıflığı: Şair, inadına inat diyerek lanet okuyan, yetim hakkı yiyen, kime ne diyerek günah işleyen, diyet ödemekle kurtulacağını sanan insanları kınıyor. Bu insanların Allah’ın hükmünü unuttuklarını, günahlarının biriktiğini, hak tecellisiyle yollarının bağlanacağını belirtiyor.
Hikmetin kaybı: Şair, niyetlerin bozuk olduğunu, toplumun ağladığını, hakikati arayanların azaldığını, hikmetin yok olduğunu, insanların cehalet ve gaflete düştüğünü ifade ediyor. Bu insanların ahireti düşünmediklerini, dünyevi zevklerin peşinde koştuklarını, vicdanlarının karardığını söylüyor.