BİŞEKLİ GAZİ APIK ÇAVUŞ.Abdullah koymuştu baba adını, Apık dedi konu komşu, anası, Babası da verdi Apık adını, Çocuk iken yakılmıştı kınası. Çanakkale adı çok hüzün verir, Babası anası güç izin verir, ‘Vatan işgal olmuş’ sedası çınlar, Askerlik Şubesi yol uzun verir. On dört günde İstanbul’a varırlar, Sade üç gün Sirkeci’de dururlar, Seçer Üsteğmen Mustafa Kemal, Birlikte Çanakkale’ye vururlar. Bir subayın emir eri olmuştur, Yedi günde acemilik dolmuştur, Yanar Çanakkale, yanıyor vatan, Yer yüzünde canlı varlık solmuştur. Çanakkale uzun süre bırakmaz, Apık, subayının emrinden çıkmaz, Bir elinde telsiz, omzunda çanta,, Subaydan izinsiz kimseye bakmaz. Atına da bakıp seyislik yaptı, Mustafa Kemal’den övgüler kaptı, Çanakkale insan harmanı olmuş, Apık sanki bir kıyamete saptı. İniltiler, haykırışlar semada, Dualar da yankılanır fezada, Apık Çavuş şoka girer bir süre, Bu ahvali görür görmez orada. Subayın emriyle kendine geldi, Ölü, yaralı… kanlar bir seldi, Ne kurşun, şarapnel bulmadı amma, Apık’ın kalbini acılar deldi. Hem ağladı hem sırtında taşıdı, Şehit, gazi hepsi kendi yaşıtı, İki yıl cephede askerlik yapar, Sonra İstanbul’da on yılı aştı. Mustafa Kemal de notuna almış, ‘Mebus olun’ diye bir mektup salmış, Yozgat’ın valisi bizzat getirir, Apık Çavuş buna şaşırıp kalmış. Memnun olur lakin layıktır bulmaz, ‘Vatan borcuna hiç mebusluk olmaz’, Yusuf Çavuş, Vali çok ısrar eder, Çok duygulanır Apık, yine almaz. -Selâmlar söyleyin Paşama çokça, Askerim her zaman can sağ oldukça, Paşamı da çok severim, sayarım, Kalbimdedir, ben dünyada kaldıkça. ‘-Bana mükafat, yurdun kurtulması, Yetmez her şeyle bunun tartılması’, Anlar EŞREFÎ bunu, anlatır hep, Mümkünsüz bu fikirden pırtılması. EKREM GÜRER (YOZGAT 2003) |