2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
336
Okunma
Sezai Karakoç’un Mona Rosa’sına benzer
AH MİHRİBAN AH
-Mona Lisa-
Peri masalı gibiydi aşkımız
Meleklerde kıskanırdı bu yüzden
Bulutlarda aşamazdı zirvemiz
Dağlardan yüceydi bizim sevdamız.
Ezelden ebede zannederdim ben
Bu aşkın bir ömür süreceğini
Henüz içimde çocuk büyümeden
Feda ettik bizde geleceğini.
Rast gitmedi senden sonra aşklarım
Kimseleri sevemedim doyunca
İşte bu yüzden halim perişanım
Adı: Aşk olurmuş kavuşmayınca.
İçimi yakar geçerdi bakışın
Mor sümbüllü dağda maral’dın gezen
Bir avcının namlusundaki korkak
Ve ürkek bir ceylan olurdun hemen.
Hasretin içimde o dağlar kadar
Kuşun kanadında kaldı arzular
Umuda yelken açtı yakamozlar
Yetim kaldı şimdi sustu şarkılar.
Ah Mihriban ah, bir bilsen ki bende
Ne dallar kırıldı şu ellerimde
Atladıkça bir bir uçurumları
Rüzgârlar tersinden esti yönümde.
Neşet Ertaş çalıyor komşu plakta
Zahide’mi söylüyor dokunaklı
Mihriban kadar ağır okunaklı
Kuzular meleşiyor uzaklarda.
Sen bırakıp gittin yaban ellere
Yapayalnız kaldım ben bu yerlerde
Felekler ağladı benim halime
Melekler başını eğdi de geçti.
Özlemin sularda dingin nilüfer
Gözlerinde ceylan büyüsü eser
Kanat açmaktan da yorulmadılar
Bir türlü usanmadı kelebekler.
Ne cemreler düşürürdün kanıma
Damarlarımda dolaşırdı volkan
Yolunu şaşıran var o dağlarda
Yavrusunu yitirmiş ana ceylan.
Mazide kalsa da bir bir anılar
Ben yetim kaldım o eski günlerden
Hüzün çalsa da türküler şarkılar
Sensizlik içtim altın kadehlerden.
Ellerin sıcağında buzlar erirdi
Büyülerdi beni ceylan gözlerin
Avuçlarına dokunsam titrerdi
Ellerin ellerin, pamuk ellerin
Zaman durdu bende ömür geçse de
Hâlâ o durakta bekler dururum
Plâklar bozuldu aynı teranede
Yıllanmış olsa da sanki gururum.
5.0
100% (3)