AH MİHRİBAN AH - Mona LisaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sezai Karakoç’un Mona Rosa’sına benzer
AH MİHRİBAN AH -Mona Lisa- Peri masalı gibiydi aşkımız Meleklerde kıskanırdı bu yüzden Bulutlarda aşamazdı zirvemiz Dağlardan yüceydi bizim sevdamız. Ezelden ebede zannederdim ben Bu aşkın bir ömür süreceğini Henüz içimde çocuk büyümeden Feda ettik bizde geleceğini. Rast gitmedi senden sonra aşklarım Kimseleri sevemedim doyunca İşte bu yüzden halim perişanım Adı: Aşk olurmuş kavuşmayınca. İçimi yakar geçerdi bakışın Mor sümbüllü dağda maral’dın gezen Bir avcının namlusundaki korkak Ve ürkek bir ceylan olurdun hemen. Hasretin içimde o dağlar kadar Kuşun kanadında kaldı arzular Umuda yelken açtı yakamozlar Yetim kaldı şimdi sustu şarkılar. Ah Mihriban ah, bir bilsen ki bende Ne dallar kırıldı şu ellerimde Atladıkça bir bir uçurumları Rüzgârlar tersinden esti yönümde. Neşet Ertaş çalıyor komşu plakta Zahide’mi söylüyor dokunaklı Mihriban kadar ağır okunaklı Kuzular meleşiyor uzaklarda. Sen bırakıp gittin yaban ellere Yapayalnız kaldım ben bu yerlerde Felekler ağladı benim halime Melekler başını eğdi de geçti. Özlemin sularda dingin nilüfer Gözlerinde ceylan büyüsü eser Kanat açmaktan da yorulmadılar Bir türlü usanmadı kelebekler. Ne cemreler düşürürdün kanıma Damarlarımda dolaşırdı volkan Yolunu şaşıran var o dağlarda Yavrusunu yitirmiş ana ceylan. Mazide kalsa da bir bir anılar Ben yetim kaldım o eski günlerden Hüzün çalsa da türküler şarkılar Sensizlik içtim altın kadehlerden. Ellerin sıcağında buzlar erirdi Büyülerdi beni ceylan gözlerin Avuçlarına dokunsam titrerdi Ellerin ellerin, pamuk ellerin Zaman durdu bende ömür geçse de Hâlâ o durakta bekler dururum Plâklar bozuldu aynı teranede Yıllanmış olsa da sanki gururum. |