GÖRÜŞ GÜNÜKoğuş nemli efkâr duman gün uzun, Üst ranzada göz sararmış tavanda… Hüzün demli dertler umman can mahzun, Gün maziyi almış döver havanda… El mektubu almış okur dizinde, Yıllar oldu bir gelen yok izinde, Bir başına kulaç atar gizinde, Gam serili yürek denen divanda… Görüş günü hasret kaldı vefaya, Konuk evi gönül bin bir cefaya, Ertelenir umut başka defaya, Hicran sardı hal kalmadı civanda… Batmış gemi kaptanıdır voltada, Çırpınışı boş bir balık oltada, Yanık Barak havasıdır maltada, Bal yerine hava bulmuş kovanda… Cantekin der; para girmez cüzdana, Muhtaç bir can karavana vicdana, Bir yel esmiş almış atmış zindana, Özlem duyar köy evine savana… Adıyaman cezaevinde koğuş arkadaşım, Osman, 19 yaşında babasız ve kimsesiz bir köylü çocuğuydu. Türkçe bilmiyordu. Köy muhtarı tek çocuk olan Osman’ın tarlalarına el koymak için yalancı tanıkların ve sahtekâr tercümanın marifetiyle işlemediği bir cinayetten 24 yıl ceza almasını sağlamıştı… Topraklarına el konmuştu. 1975 |
selam saygılarıml öğretmenim