CANAN-I DİLBER GÜL-Ü AHMERŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yine neş’e-i muhabbet dil-u cânım etti şeydâ
Yine bezm-i ayş-u vuslat edip ehl-i aşkı ihyâ Aman ey gül-i nihâlim beni eyle vasla şâyân Sana cân-ü dil fedâdır gönül andelib-i gûyâ Dede Efendi.. Gül fidanına kavuşulacaktır, bu gül-î nihâl, seveni, kavuşmaya yakışır hâle getirecektir. Her türlü kavuşma “vuslat” değildir. Vuslatı haketmiş olmak gerekir. Bundan dolayı, sevgili, “beni eyle vasla şâyân” diyor. Vasla, kavuşmaya değer bir insan yap beni demektir. Vuslat, aşk âleminden “nasibini almamış”, “vasl”ı haketmemiş insanların işi değildir. Sevgilisine, gül fidanına, gül-i nihâline, beni eyle vasla şâyân” diyen sevgili, âşık, aşk âleminden nasip almış bir âşıktır. Nesine güvenerek yapmaktadır bu önerisini? Kendisini sevgilisine feda edebilme cesâretine güvenerek. Bu cesâretle. Ehl-i dil olarak yaptığı yalculuğun çilesi ve cesaretiyle. Kendi gönlünün, söyleyen, konuşan şiir söyleyen bülbül olduğunu bilerek: Gönül, andelîb-i gûyâ, Gönül bülbül olmasaydı aşk küreye giremez, aşkı duyamazdı: Andelîb-i gûyâsın ey gönül, mâdem ki söylüyor, konuşuyor, söz söylüyorsun, elbette bir gül bahçesi gerekecek sana. İşte, aşkta sözü olanlar, şairler, şuarâ-yi aşk, aşk âlemini duyup, dünyada gülistân oluşturanlar, işte onlardır aşk ehli. Onlardır, aşk yolunda gönül taşıyanlar; onlardır, gönül çelenlere, gönül alanlara gerek duyanlar. Önce aşk âlemi. Sonra bu âlemi tanıyan, sezen, duyan, bülbül. Sonra bülbülün sözleri, konuşması, Sonra gül bahçesi, Sonra da dilsitân olan, gönül çelen, gönül çeken, sevgili. Ehl-i aşk ederken, bütün müşkilleri asan, Aklını başına al, deme kem söze lisan, Her Bende-i muhlis, olurken mukbul-ü sultan. ---Yoluna can verirsin, O canan-ı dilberin, ---Yüzüne bakarak, O’na gül-ü ahmer dersin. Sabr-ı cemil ile, bulunur derdine derman, Dide-i giryandır, yaşadığın aşk-ı hicran, Nazarından yanarsın, ya da olursun hüsran. ---Azm ederek, yakan sözleri neden söylersin ---Gözlerin ile can-ı gönülden mest edersin, . Sonra pişman olma, söylediğin ağu söze, Kim bilir nasıl hayran oldun, o giryan göze, Hasret ve hicran-ı aşk edip, dönersen öze. ---Gonca güle bakıp, naz ile sitem söylersin. ---Derdin var ise, bir buseyle ikrar edersin, Bana hüzün verip, ağyara neş’e sunarken, Şimdi görmediğin göze, destanlar yazarken, Kaybolan aşk-ı sevdanın, ardından bakarken. ---Yoluna can verirsin, O canan-ı dilberin, ---Yüzüne bakarak, O’na gül-ü ahmer dersin. ...andelip... |
emeğinize sağlık, yürek sesinize gönül dolusu tebrikler...
Her daim sonsuz selam ve saygılarımla...