Sıradan Bir Gün
Gece,güneşin yüzünden peçesini kaldırınca,
Uyku denen ölüm halinden dirilmeye başlanır. Anneler çocuklara sıcak bir somun aldırınca, O an kahvaltı sofraları serilmeye başlanır. ... Güneşin ilk ışıkları mahmur camlara vurunca, Kadınlar eşleri uğurlayıp kapıda durunca, Komşular eşikte birbirlerine hatır sorunca, Sokakta en içten selamlar verilmeye başlanır. ... Tüm otobüslere balık istifi gibi tıkılıp, Her sabah bu güçlüklerle dolu hayattan bıkılıp, Uykunun zar örülü mahmur kabuğundan çıkılıp, Abus çehreli iş-yerinden girilmeye başlanır. ... Mesai başlar,yerlerini alır bayanlar-baylar, Gelir birbirinden demli tavşan kanı sıcak çaylar, Sinir denen çifte su verilmiş o çelikten yaylar, Kaşık sesiyle sabah sabah gerilmeye başlanır. ... Kimi hiç takmaz, kendi keyfinde kendi neşesinde, Ağrı için hap kalmamıştır kiminin şişesinde, Öğle aralarında iş yerinin bir köşesinde, Patronlar ve müdürler tek tek yerilmeye başlanır. ... Bir araba sessizce evin sapağından dönünce, Yorgun ayaklar dinlenir eşiklere yüz sürünce, Çocuklar genç babalarını poşetlerle görünce, Tüm ailecek mutluluğa erilmeye başlanır. ... Mutluluktan, renkli bir tablodur evin her köşesi, Babayla oyundur çocukların en büyük neşesi, Bir ninni mırıldayınca gecenin esrarlı sesi, Tekrardan en tatlı rüyalar görülmeye başlanır… Zinnur Aldaş |