Girit
Kan çanağı gözlerim
Bir nefretten sarılı etim, Elinde bir şık zarif zerafetin Kimde ne kaldı gitmez söylemez şikayet etmez En hüsranlı sonların oyuncusudur o Acı çekmek için yaratılmış o kafa; o üflenmiş gereksiz beden Her gösterilen aydınlığa sarılan, o sapsarı hastalıklı beden Ruhsuz,cazibesiz ve hasta o beden Koca ağaçlar gördüm her tarafı yemyeşil ve gereksiz bir kahvelikte En şehvetli öpüşlere şahit oldum, buse mezarlığının yanında Kapkaradır her öpüş, leke gibi Bir şans der insan paraya,fakir zengin,zengin fakirden habersiz Cellatlar gördüm iki ayaklı hemde Nasılda meydan okudular üflenen nefese her adım adım Bir ana baba şefkati yar ve yaradan Allah. Nasıl da gitti dağ gibi sevdiklerim bir anda öyle. Açmamış çiçeklere üzüldük ve garipsedik ben e sahip bedenleri Ve kirlilikleri giyindik güzelleştirdik hayatlarımızı Hayaller kurup gidenlere çok ağladık kimse bilmez bir çocuğun dünyasını O yüzden hatırlamazdım hiç kırmızı bisikletimi Ve soyulmuş elmaları Kabuklu yediğim ne varsa hepsi evde kaldı, gri loş çöplüğün Benim lügatim bozulur aldanmasın ağlamasın şimdi koyup bizi önüne Farketmedim sanma ! Acılar soğur merak etme yavaşla. Ben sensiz sen bensiz ölmek üzere kazık çaktık bu dünyaya Çivilerimiz bile tutmaz ayın çıplaklığın da hiç üzülme Ben ölmek için geldim buraya sen ise yaşamak sonsuz safa ile. Kader senin dikdörtgenin, benim ise ikilemimdi Ya hiç ya hep der gibi idi gözlerin Cesaretsiz çok gördüm Ama güneşsiz öldüm Yaşamak güzeldi Nazlı baharlar burnumda giderken çöle Yaşamak kötüymüş İyilik yaptığın dipte vurulurken |