YokuşŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sancılarımın yedi aylık çocuğu
Tutkularımın mahcubiyetiydi gülüşün
Çok dikti
Salacaktan sallanan o yokuş Hani tutunmasam ellerine Yuvarlanıverirdim Zamanın ekseninde yuvarlanan dünya gibi Parke taşlarına takılırken Mahsuscuktan Daha sıkı sarılırdım Sarmaşığındım Usarenle beslenen Bir kaldırım taşının altında biriken su gibiydim Varlığı üzerine basınca fark edilen Gelmeseydin unutulacaktım Bir öğle güneşinin kızgınlığına Çok dikti Salacaktan sallanan o yokuş Ayak izine basıyordum yürürken Mazallah sıçrardı üzerime Parke taşı altına birikmiş su Tutunmasaydım ellerine |
Şairin hoş görmesine sığınarak;
Sınırlarımın sonunda
İdim, haklıca
Yağdı, yağacaktı gözlerim
Vurdum kendimi yokuşlara
Tuttu bir sancı
Bağlandım mancınığa
Sonra döndüm boşluğa
Dedim
İstanbul beni sakla
Gözyaşlarındaydım
Gül diledim
Gül'düm sen gülünce
Seni güler görünce
Hep kasvet, kasavet fazla dimi bu mübarek aya efendim?
Selam ve saygılarımla.