HAYDAR, HAYDAR…
HAYDAR, HAYDAR…
Tükendi sabırlar deprem, sel ile, Çağırdık imdada gel Haydar, Haydar. Zamansız esmesin söyleyin yele, Figanlar boşuna bil Haydar, Haydar. Marifeti buymuş bahar kar’ının, Kerbela çölünün ahu zarının, Umutlar tükendi olmaz yarının, Gözlerden yaşları sil Haydar, Haydar. Felaket yağıyor masum başına, Suçları bilelim Allah aşkına, Bakmaz, yağmur olan gözüm yaşına, Can borcun isterse al Haydar, Haydar. Bağlı kapıları isterse açar, Bunca dert elinde kalmışız naçar, Aklım var diyenler aklından geçer, Çaresiz kalıyor dil Haydar, Haydar. Neler görür neler aciz başımız, Afetler peş peşe zordur işimiz, Evler gibi yıkık hayal, düşümüz, Döküldü başlara kül Haydar, Haydar. Çağırırım Pir’im gel feryadıma, Sana ayan haller, yetiş dadıma, Ey Muhammed, Ali, çat imdadıma, Darmadağın oldu hal Haydar, Haydar. Kışın yağmayan kar, baharda yağdı, Güneş dersen tuhaf geceye doğdu, Bir ömre sığmazlar, tek güne sığdı, Bizdeki ahvale gül Haydar, Haydar. Nice canlarımız depremle gitti, Çürük binalarla, sel, su mahvetti, Iğdır da çiçeğe kar, boran yetti, Sevinenler çalsın zil Haydar, Haydar. Gelmez dediklerin gelirmiş başa, Emircan, hırsızlar dönsünler taşa, Yardıma koşan can yaşa, yüz yaşa, Değerden düşer mi lel Haydar, Haydar? 01.04.2023 Emir Şıktaş |