İNSAN KAVLİİçinde; kıyamet avlusu gibi esen, soğuk bir rüzgar, Çoğaldıkça çoğalan bir uğultu sesi var. Buz kırığı hırçınlığı, bıkkınlığı asi ve hoyrat Kuşanmış kiyafetlerin ardı sıra gelen, Ölümsüz bir hengâmdadır bu içinde ki sığ. Kader deyip geçemeyiz.. Üstümüz’de dolanan sim siyah kara bulutlar’a, Düşünde öldürmelisin kadersizliği. Mertlik yolunda, dost görünen hilebazlar, Bir bir sıraya dizilir paylar bölünür, Sorgusuzca infaz edilmiş hayatların, Üstüne kurulan dengeler; Nevri dönmüş baykuş gibidirler, Bir o yana bir bu yana savrulur ve İşlenmis suçların sadakatini hiç bir ortaklık gizleyemez. Elbette açığa çıkacak bütün faili meçhul’lar Ve açığa çıktıkça üstü örtünmek istenecek Devşirmeyle, baskısıyla, ifşa korkusuyla. Çünkü çıkarlar dengesi sarsıldı mı, Ortaklık biter ve arı misali gibi... Biri diğerini kovalar, bütün gayrı meşru unsurlar. Suçsuzlar kendini yırtarcasına, çıkmak isterler.. İçinde bulunduğu zindandan. Ve üzerilerine vurulan prangaları kırmak istercesine, kendini yerden yere savururlar. Ilk defa kendini yenmek ister insan, kendi kendiyle savaşırcasına, Ve insan ki, durmadan karşıdaki ni suçlar. Turgay Parlakyıldız |