VURUR SIRTINDAN
Derde dücar olmuş, hasta sabahlar
Ateşler içinde, yanarken ağlar Gözleri tavanda, ayları sayar Hoyrattır hastalık, vurur sırtından Yollara bakarsın, hasret bırakır Sevdiklerin başucunda ağlaşır Gizli göz yaşların, yastık ıslatır Saplanır kalbe ok, vurur sırtından Kuşkulu bekleyiş, hüzünlü gece İçten içe ağrı, gelir kahpece Yaslanacak omuz, aranır evde Tarifsiz acılar, vurur sırtından Gün görmez sararıp, solar hep yüzün Gönlüne bağdaş, kurar her gün hüzün, Elin kolun bağlanır, geçmez sözün Bakmaz feryadına, vurur sırtından Meçhul bir korkudur, çektiğin eza Kaderde yazılı, kesilmiş ceza Adın çıkar dertli, hasta maraza Paslı bıçağını, vurur sırtından Çoğalır dertler, gün ay devrilince, Cürür çiğerlerin, dördüncü evre, Tanınmaz olur, aynadaki çehre… Güvendiğin her şey, vurur sırtından Beklenir Azrail, kapı açıktır Boğazda düğümlü, dert hıçkırıktır, Feryat figan boş, kol kanat kırıktır, Zamanlı zamansız, vurur sırtından Kul Ahmed-i boştur, çoluk çocuğun, Ömrün bitmişse, Kesilir soluğun Dağıtırlar hemen, ceket gocuğun, Unutur dostların, vurur sırtından Ahmet Ali Canbaz [email protected] |