Sen say ki
Sen say ki
Hiç Hain darbelerde yıkılmadım, Bilmediğim iklimlerde, Sen bil ki, İhanet çemberinin pusularına Hiç düşmedim, Ve Aklım Şizofreni kapılarına dayanmadı, Say ki hüzünlenmedim, Say ki üşümedi yüreğim Gurbetin ayazlarında, Sarsılıp haykırmadım Çıkmaz sokaklar da, Yokluk görmedim, Dara düşmedim farzet, Ya sabır değip de Geri dönmedim say, Kalleşlerin inlerinden, Ya sabır değip de Tetiğe dokunmadan, Halbuki yüreğim daralıyordu Ve öfkem Yayından fırlamış bir oktu, Yetmez gibi dört bir yanımı Alçaklar kuşatmıştı, Tabancamda bir kaç mermi kalmıştı Son mermiyi Kime sakladığımı Sen nerden bileceksin Halbuki parçalamalıydım bu ifriti çemberi Ve çıkmalıydım Bu çıkmaz sokaklardan. Uyanmalıydım İçine düştüğüm Bu kâbuslardan, Çıkmalıydım Bu Cendereden... Dostum şunu iyi bil ki sen!!! Sen bil ki!!! Hayrettin KIZILOĞLU |
Seni değil asla, seni değil,
Öyle kıskanıyorum ki senliliği,
Bir de seni anlatanları, seni anlattıklarını,
Kıskançlığım sana değil, inan,
Anlattıkları sen, içinde olduğun herşey,
Kiminin rüyasındasın, gece boyu,
Kiminin hülyasında, gün boyunca,
Kimiyle sahilde muhabbettesin,
Kiminin ellerinden tutmuşsun kırlarda,
Peki kimin sultanısın gönül tahtında,
Her renk aslında sensin,
Esen rüzgar kokun,
Huzur uykun, sıcak gülüşün,
Hayatta kalmalısın bu mahkumiyetle,
Sitem edenler de var, sevgiden kırık,
Yanlız kalmak istiyorlar, sensizlikle,
Yanlızlığın da sitemini sana akıtıyorlar,
Acımasızca, hem kıra kıra,
Hem de paramparça edercesine,
Kıskanıyorum senin anlatanlarını,
Ama sevemeyenlere kırgınım,
Kızıyorum cümlesine, belki tek başıma,
Denizlere benzetiyorlar gözlerini,
Ve ilk fırsatta denizleri akıtırken gözlerinden,
Nasıl da kıyıyorlar pınarlara,
Neden akıtırlarki masumiyetini,
Neden üzülürsün ummanlar ısınırken yüreğinde,
Gidenler senden biliyor ayrılığı,
Dönenler sitemleri yüklüyor sana,
Acıların sebebini sana yoruyorlar,
Pişman olmadan şifa bekleyip,
Şifa bulamadım diye yalana sarılıyorlar,
Sen deyip sensizligi diler gibiler,
Senden habersiz sana hayal kuranlar,
Darbelerle hayallerini yıkıp geçiyorlar,
Sevdim deyip, nefret örtüyorlar üstüne,
Bahaneler bulup siliyorlar herşeyi,
Herşeyi yakıp küllerini savuruyorlar,
Dön deyip beklemeden gidenler de var,
Dönmeni bekleyip, seni beklemeyenler,
Döndü demek için bekleyenler,
Perdenin arkasından yola bakanlar var,
Dönerken ökçelerin sesinden tanıyanlar,
Yalnızlığını da sana yükleyen var,
Bilseler, karanlığın gölgesinde sen var,
Bulutlara bakıp sitemli şiir yazanlar,
Yürekleri yakan türkülerle ağıtlayanlar,
Zılgıtlarla sofadaki herkesi ağlatanlar,
Acılarına da seni sarıyorlar,
Sen nasıl acısın ki sen deyip ağlıyorlar,
Sen deyip susmak yerine,
Sen deyip dağlara bağırıyorlar,
Bağrının yangınını da senden biliyorlar,
Baharın gelişine benzetip,
Renklerine kıyıyorlar, umarsızca,
Siyah yada beyaz ol der gibiler,
Çiçeği çiçekten koruyorlar,
Sabaha isyan edenler, karanlığa koşup,
Ay ışığında yanında istiyorlar,
Işığı ışıkla vuruyorlar,
Saçlarına şiir yazıyorlar,
Saçlarından tutup sokaklara seriyorlar,
Gözlerine vurulanlar peki,
Gözlerinden dünyanı döküyorlar,
Sonra da seni düşünüp ağladım diyorlar,
Ağlattığını, kırdığını hatırlamadan,
Elinden tutup gezenler,
Elleriyle hayatına kıyanlar,
Ellerinden çektiriyor,
Elinden hayatını sökerek,
Dilinde sevgi diye tespih,
Sevginin manasından idraksiz,
Yerle yeksan ederken de sevgiden,
Evet sevdiğinden kırar kalbini,
Girmek istediği, girip kalmak istediği,
Mülkü tapuluymus gibi,
Kendinden başkasına yar edemediğini,
Toprağa yar edip, kıydığı sevgisini,
Çok sevdim derken bile sevmediğini,
Geceleri siyaha boyadılar,
Gölgeleri ışıkların ardına sakladılar,
Duvarda belli belirsiz gölge oyunlarıyla,
Sana diyemediklerini ışıklara yansıttılar,
Heryeri sensizlikle donattılar,
Bir kenarına seni, diğer yana sevgiyi sıkıştırdılar,
Işte öylece, sabaha kadar dilendiler,
Yine suç senindi, yine masumdular,
Hunharca seven onlar, sevilen sen,
Mekânsız zamansız bekleyenler,
En saf en temiz sen, beklenen,
Yine sen, hep sen mahkum,
Yine senden bahsedenler hakim,
Bünyamin Diler 0803101022