özgürlüğün yüzü -bu duru gölde kırgınlığı bulanıklık gitmek zaruri bazen süreliğine izninizle geçebilirim uzağıma infak etmenin eti, kemiği titreşimsiz gülümseyiniz efendim yaslı bir boydur yüzünü aşacağım boyunlar kırık dallardır biraz yarına dokunun avuçlar aşınmaz kaldırın kollarınızı geçitli dağlar gibi denmese de bişey kanatlanır yelkenler yürür gidilir aramızdan düşüncemize sevda aşını yudumlayan ayaklar illa bir gece bir siyah saça dolunay fısıltısı tokalamak değil mecburiyetiniz gözleriniz demese de olur kuyulardan çekilip gelmedim bilmem sarhoşluğun dudağında ki ıslaklığı yağmurlar çiseler, topraklar uyanır filizden bir imanın yaprakları paslı parmaklardan göğe uzanır hatırlarım sonsuz özgürlüğün bir olana kulluk olduğunu bilirsiniz gölün durulduğunu, duvarların yıkılıp gitmek çoğu barışmaktır efendim izinlerimizle sarılabiliriz uzaklarımıza şimdi |