Yunus Gibi…. Velveleyle geçen dünü, uzunca bir düşe saydık... Heder olan nice günü, uçup giden kuşa saydık… . Gaye bilip yatı-katı, koştu durdu nefis atı, Sahte zevki bol hayatı, bu akılsız başa saydık… . Gönül över tuttuğunu, dostlarına kattığını, Dostun dosta ettiğini, karanlıkta taşa saydık… . Kibir bozar kimlikleri, huya katar kemlikleri, İnsandaki hamlıkları, tam pişmemiş aşa saydık… . Bulup "kutlu" nedenleri, şirke buyur edenleri, Beyni kadük bedenleri, zavallı bir keşe saydık… . Çürük ise eğer işi, lafla insan olmaz kişi, Ahlakı kıt vatandaşı, çarkta kırık dişe saydık… . Gördük harcı bozukları, hile-hurda azıkları, Yediğimiz kazıkları, bir seferlik tuşa saydık… . Kendisinden kaçanları, akla savaş açanları, Köleliği seçenleri, nefes alan leşe saydık... . Çektik amma nice cevri, döndürmedik yine nevri, Gördüğümüz kara devri, mevsimlerden kışa saydık... . Yalanlara kanmışlığı, zulmü şevkle anmışlığı, Sirkeyi bal sanmışlığı, şu çatılmış kaşa saydık… . Kalpten sildik düşmanlığı, gaye bildik insanlığı, Geç duyulmuş pişmanlığı, gözlerdeki yaşa saydık… . Her yer bin bir tuzak dolu, ver elini, unut kolu, Sonu hüsran pek çok yolu, firesi bol işe saydık… . Baş edilmez felek ile, bitmez çünkü onda hile, Yek atsa da bile bile, biz zarını şeşe saydık… . Güvendiğim nice kişi, delik-deşik etti döşü, Her yanlışı fark edişi, serince bir duşa saydık… . Bostancı der, aldık dersi, gördük şükür düzü tersi, Başı derde salan hırsı, Yunus gibi, boşa saydık… . Veli BOSTANCI (Ankara, 2010) |