gezelim görelim bozca adaGEZELİM GÖRELİM YOLLARDA BOZCA ADA DA Athena tapınağı Behram kale köyünün yukarılarında imiş. Köy Osmanlı döneminde kurulmuş çok eski bir köy antik şehir yüzünü güneye dönmüş denize köy ise tersine yerleşmiş Köy antik kent surları içinde. 150 hanelik yaklaşık otuz beş kırk yıldır da koruma altına alınmış sit alanı hiçbir inşaat yapılmıyor sadece eskiyen yerleri restore ediliyor.muş Köyde Assos mimarisinin taş işçiliğini görmek mümkün Behram kale’de indik.Hava bozuk ve yağmur atıyor. Tapınağa çıkmak için,ikişer milyonluk akıl aldık bağışlayın bilet aldık aslında, çünkü akla da ihtiyacımız var. Bu havada çıkmak için deli olmak lazım, Neyse başladık çıkmaya kayalık yol yok ve çok kötü,ve bir rüzgar var ki, uçtuk uçacağız, zorda olsa tepeye çıkmaya çalıştık, Tepeye vardığımızda düşün’düm Athena’mı Zeus mu artık bilmem iyi günü değildi, herhalde çünkü gözü yaşlı ve hırçındı. Ben bu havayı onlara benzettim. 20028 metre aşağıda Deniz sakin sessiz ve çarşaf gibi,ve manzara ise muhteşem. De hava hem gözü yaşlı hem de deli fırtına şemsiye tutamıyorsun hemen ters dönüyor ayakta zor duruyoruz gördüklerimi ise bu hırçın havaya dayanamayan yerlerde sürünen sütunlar ve inatla hala ayakta kalan altı kadar yine sütun du işte görmek istediklerimiz ve gördüklerimiz Kimi resim çekildi tarihi ve geçmişi anlatmak benim için zor biraz Ne Athena yı ne Zeus’u anlatmak çok uzun onların yaşamları çok farklı ikisi de kendini tanrı biliyor onun için hiç girmedim onların konularına hızla geri döndük. Dönüş yolumuzda ilk camiyi gördük. Hüdavendigar Cami taş ve tuğladan kare şeklinde yapılmış tek kubbeli bir klasik bir yapı Behram köyü üzerinde. Cami yi de görüp zor koşullarda aşağıya indik. Behram kale köyü yeşillikler içinde çok güzel bir yer dağlarla Deniz’in arasında bir cennet Burada dolaşırken kışı yaşadık. Ve yola koyulduk, zeytin ağaçlarının çoğunlukta olduğu yollardan geçiyoruz. Bazen çınar ağaları ile kaplı bazı yerle de çam ormanlarının yanından dar ve virajlı yolar dan gidiyoruz. Ayvacıktan geçtik İda Kaz dağından geçerken gördüğüm manzara ise bir başka oksijen deposu bu güzel yerler aşağısı deniz. Nasıl anlatılır yok kalem yazamaz. Ezine’den geçtik ama şarkılı türkülü ne çok şen insan var. Geyikliden feribota bindik. Yolumuz Bozcaada, Feribotta buraya yeni tayini çıkmış kaymakamla tanıştık çok heyecanlı ve meraklıydı ilk kez gidiyorum nasıl bir yer deyip durdu. Daha çok gençti normaldi merakı. Akşam güneşini feribottan izledik. Biraz bulutlu da olsa yine çok güzeldi deniz se bir harikaydı sessiz sakin ve dalgasız sadece motorun çıkardığı beyaz köpükler vardı. Artık Bozca adadayız. Daros sokakları olan tarihi bir yerleşim. Şarapları ile meşhur, Şöyle bir tur attık Jumbalı pencereler ve hepsinde rengarenk çiçekler kaldırım taşları ile çok güzel bir yer bu gece çapraz köy tatil sitesinde kalacağız Yollarda asma bağları var, çavuş üzümü çok meşhurmuş ve başka hiçbir yerde yetişmiyormuş. Tatil köyü çok güzeldi değişik yapıları ile kimi iki kat kimi tek kat olarak yapılmış. Odalarımı za yerleştik. Artık geceyi yaşıyoruz. Karanlık bastı yemek salonu sahile yakınmış denizin sesini dinleyerek dalgaları seyrederek dedim ama çok yakın değildi denize sesini duymakta güzeldi. Yemek salonu fena değil di de yemekte biraz sorun çıktı menüde balık vardı olmasına ya tava yada ızgara diye düşünmüştük oysa bilmediğimiz bir türlü geldi içine sebze koymuşlar ve balıklarla haşlama türü bir şeydi biraz damak zevki yoktu çok kişi isyan etti Yinede iyi kötü karnımız doydu yalnız anlamadığım bir şey var buranın balıklarının pişmesi mi biz mi yanıldık bilmiyorum bundan dört sene sonra yine bir turla eşimle gitmiştik bozca ada sahilinde balık yiyelim dedik eşim seçti balıkları ve ızgara dedi geldi balıklar gelmesine pulları temizlenmemiş ağzımıza balık koyup yemek zordu hep pullar geliyordu tabi arkadaşlarda eşimde söylendi birde fiyat çok tu bu parayla aç kaldık diye. Benim balığın nasipli si vardı bir kedicik gelmişti ayaklarıma sürünen çaktırmadan duydu garibin karnı, Ay lafı yine dağıttım Yemekten sonra bari kahve içelim dedik kafe ye indik güzel bir mekandı gençler tavla oynadı kimi çay kimi kahve içti saat epey olmuştu günün yorgunluğu ile odalarımıza çıktık. Sabah yedi otuzda kahvaltıda idik. Güzeldi kahvaltı .yine yollar deyip Gezi başladı ege denizine bağlı ayazma sahilini gördük tabi ki boştu çünkü sezon kapalı idi. Üzüm bağlarının aralarından yol aldık bağ bozumu bitmişti yine bir bağın kenarında durdu otobüs tadımlık diye bir iki kalmış çiltim buldu lar arkadaşlar siyah ve güzel üzümlerdi. Rüzgar güllerinden enerji üretilen yere geldik akla durgunluk veren bir görüntü Çok ta güzeldi ada ve Çanakkale’ nin yarısına tüm enerjiyi sağlıyormuş, 17 ünite vardı 2ooo yılın da yapılmış. Etrafı dolaştık sahilde büyük bir kale var içi boş dileyen gezebiliyor Ben kızıma git gör anlatırsın dedim iki genç gittiler tabi ki biletle onlar dolaşırken bizde sahilde oturduk Bu kale kimler tarafından yapıldığı belli değilmiş. Ceneviz ve Bizanslar tarafından kullanıl mış , Fatih Sultan Mehmet Kanuni Süleyman ve ikinci Mahmut tarafından onarılmış 65 ve 70 miş yılları arasında da kültür ve Türizm bakanlığına devir edilmiş. AYŞE KARAN DEVAM EDECEK |
GEZELİM GÖRELİM BOZCA ADA, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı, KUTLUYORUM...